Her gittiği yerde aynı teraneleri tekrarlayan Kılıçdaroğlu,
saçmalıklarına ara sıra küçük "süslemeler" katmayı da ihmal
etmiyor...
Hani müzikte küçük yazılan "çarpan" nota gibi maşallah.
Aydın'da vatandaşlara seslenmiş.
Önce mugalata yapmış: "Farz edelim seçildi, arabasında kendi
partisinin bayrağını mı Türk bayrağını mı taşıyacak?"
Vallahi vatandaş işte tam da bunu merak ediyordu.
Arabada bayrak taşıma deyince akan sular durur.
Öyle ya, bir bayrağa göre evet, öbür bayrağa göre hayır oyu
verilir.
Bilelim de oyumuzu ona göre verelim diyormuş vatandaş...
Arabada taşınacak bayrak problemdir ama partinin kurultayda aldığı
karar ve saptadığı ilkeleri Anayasa'ya sokuşturmak hiç yadırganacak
bir durum değildir!
CHP, 1937 yılında öyle yapmıştı da...
Cumhurbaşkanının, bir vilayete gittiğinde kahveyi valinin makamında
mı yoksa parti il başkanının odasında mı içeceği de büyük önem
taşıyor, Kılıçdaroğlu'na bakarsanız.
Kendisini kim temsil ederse ona gidecek. Acaba vali mi temsil
edecek il başkanı mı? That's the question, Shakespeare'in dediği
gibi (bir İngiliz şairi ve oyun yazarıdır Kemal Bey.) Bendenize
sorarsanız kahvenin şekerli mi, orta mı, yoksa sade mi olacağı da
büyük önem taşır efendim.