Gizli raporlar da açığa çıkınca, mesele kabak gibi
ortada:
"Fethullah örgütü", devlete sızma yöntemiyle el koymak isteyen
yarıgizli bir örgüttür. Öteden beri yarı açıkyarı gizli hücre
sistemiyle çalışmış olan Nurcular'dan ayrılmış, aykırı ve uç
fraksiyondur. "Tedhişçi" anlamında terörist denemez ama mevzuat
uyarınca öyle anılmaktadır.
Bu örgüt Amerika Birleşik Devletleri tarafından gizlice
desteklenmiş, İsrail ile de "dirsek temasında" bulunmuştur. CIA ve
FBI görevlileri örgüt militanlarına eğitim vermişlerdir. Dinleme
operasyonlarında en ileri teknoloji kullanılmıştır.
Amaç, gerektiği zaman devreye sokulmak ve kullanılmak üzere "Recep
Tayyip Erdoğan'a alternatif" bir iktidar seçeneğini el altında
bulundurmaktı. ABD, Hocaefendi'yi "yedekte" tutuyordu.
Bu operasyon, kendine solcu ya da liberal süsü veren gazeteler
çıkarmaya ve esas olarak Türk devletine düşman, vatanından nefret
eden bazı gazeteci ve yazarları kullanmaya kadar vardı! Onlar da
kendilerini zevkle kullandırdılar.
Erdoğan'ın ünlü "one minute" çıkışı, Mavi Marmara gemisi olayı ve
Türkiyeİsrail ilişkilerinin iyice bozulması örgütü daha da aktif
hale getirdi ve bir darbe girişiminde bulunmaya yöneltti.
Bu girişimin bir ayağı da "Erdoğan'ı hastanede öldürmeye ve buna
'ameliyat masasında kaldı, eceliyle gitti' süsü vermeye"
yönelikti... (Tanıdığım bir Fethullahçı üniversite profesörü, ne
hikmetse o günlerde gayet çirkin bir şekilde "bu herif ölecek" diye
atıp tutuyordu.) Başka bir etap, Hakan Fidan'ı da yokedip Milli
İstihbarat Teşkilatı'nı ele geçirmekti. MİT'in başına, kimi
kaynaklarda kibarca R. olarak geçen Ramazan getirilecekti.