Rahmetli babam anlatırdı:
Eskiden esnaf o kadar dürüst, o kadar iyiliksevermiş, o kadar
birbiriyle dayanışma içindeymiş ki, bir dükkancı müşteriye şöyle
dermiş:
"Ben bugün çok satış yaptım,
karşı dükkandaki arkadaş daha
siftah bile etmedi, ben sana bir
şey satmıyorum, git ondan
al!" Bu bir ahlaktır.
Bu, "ahi" ahlakıdır.
Ahiliğe bir çeşit "Türk tipi lonca" da
diyebiliriz.
Anadolu yüzyıllarca ahilik sayesinde ayakta durmuştur.
O güzelim tasavvuf felsefesine yaslanan ahilik, kapitalizm öncesi
düzende iyiliğin, doğruluğun, dürüstlüğün, sosyal dayanışma ve
yardımlaşmanın kalesi olmuştur.