Sayın Kılıçdaroğlu Diyarbakır'a gitti.
Beraberlerindeki zevat-ı mutade ile birlikte Diyar-ı Bekir'i teşrif
ettiler...
Kenan Evren de askeri kampa gider, deniz ve kum üzerinde
"incelemelerde bulunurdu"...
Kılıçdaroğlu Diyarbakır'a HDP'ye şirin görünmek için gitti.
"Annelerle" de görüşür gibi yaptı.
Laf yememek için geri durdu.
Bu tür numaralarla Diyarbakır'dan oy moy alamayacağını bilecek
kadar zekidir.
Derdi oralardan oy almak değildir.
"Bu CHP sizin bildiğiniz CHP değildir" diyor.
"Adını koymadık ama HDP gizli ortağımızdır" demeye
getiriyor.
Bu ortaklığı oranın halkına "tescil ettirmek" istiyor, o
kadar.
Başka ne yapıyor? Gene laf geveliyor.
"Kürt sorununun çözümü için beş temel ilkemiz var" demiş.
Nelerdir o ilkeler? Söylememiş.
Kimse bilmiyor. Kendisi de bilmiyor.
"Erdoğan'dan kurtulmaya" herhalde bir "ilke" denemez...
Sorun TBMM'de çözülecekmiş...
Bir komisyon kuracakmış, sorunu o çözecekmiş.
Bu palavrayı HDP bile yutmaz.
O komisyonun içinde herhalde AK Parti de olacaktır MHP de.
Böyle bir komisyon ne gibi "mucizevi" kararlara varacaktır?
Hiçbir şekilde anlaşamayan iki kanat nasıl olacak da hangi çözümde
anlaşacak?
Devlet Bahçeli "federasyona razıyım" derse bütün yazılarımı
yutarım.
Mesele şu: Bunların yapmak istedikleri "yeni Anayasa'da" nasıl
bir yapı öngörülüyor?
Söylemiyorlar. En başta Meral Akşener bunu söyleyemez. Söylerse
ossaat biter.
Kürtler'e özerklik mi verecekler, bağımsızlık mı?
"Türkiye Federal Cumhuriyeti"ni mi çıkaracaklar şapkalarından?
Söyleyemezler. Şimdilik dillendiremezler.
Bunu kendilerinden olmayan kitlelere nasıl kabul ettirecekler? Kan
çıkar.
Eee? Başka türlü nedir o çözüm?
Yoksa HDP iddialarından vaz mı geçecek? PKK kendini fesh mi
edecek?
Bu da bir nevi çözümdür icabında.