Bugün AKP Genel Başkanı
ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın 22.02.2019 günü Muğla’da seçim
kampanyasında belirttiği bir husus
üzerinde duracak, “Güvenlik
güçlerimiz seçimlerde AKP’nin mi emrindedir?”
diye soracaktım.
Erdoğan şöyle demiş:
“Güvenlik güçlerimiz, PKK’nın tüm
ümidini 31 Mart’ta zillet ittifakının başarısına
bağladığını tespit ettiler. 31 Mart’ın kimin için ne anlam
ifade ettiğini görüyorsunuz değil mi? Bu millet
arkasından çevrilen oyunları bir kez daha
bozacaktır.”
Bu ifadede “millet ittifakına”
“zillet ittifakı” denmesi bir yana, muhalefetin,
terör örgütü PKK ile ilişkilendirilmesinin son derece kaygı verici
olmasını değil...
“Devletin güvenlik güçlerinin”
seçim propagandasına alet edilmesini dile
getirecektim.
Fakat Cumhuriyet mensuplarının bence haksız ve
hukuksuz olan yargılanmaları sonunda verilen hapis cezalarının yine
haksız ve hukuksuz bir biçimde hemen infazı söz konusu olduğu için
yine bu konuda yazmak zorunda kaldım.
***
Cumhuriyet Davası’ndaki
yanlışlar o kadar çok ve o kadar üst üste
geldi ki, ağırlıklı toplamın düzeltilmesi
gittikçe zorlaşıyor:
1) Hiçbir terör ve şiddet eylemine uzaktan
yakından bulaşmamış olan Cumhuriyet mensuplarının PKK, FETÖ ve
DHKP-C olarak üç farklı terör örgütü bakımından “terör
örgütüne üye olmadan destek” suçlamasıyla gözaltına
alınmaları ve yargılanmaları yanlıştı.
2) Bu yargılama sonunda, yeterince delil filan
olmadan mahkûm edilmeleri yanlıştı.
3) Bu ceza davasının, Vakfın (gazetenin)
yönetimiyle ilgili olan hukuk davasıyla ilişkilendirilmesi
yanlıştı.
4) Aynı davada farklı sürelerle hapis cezası
alanların dosyalarının biri İstinaf (Bölge) mahkemesi, biri
Yargıtay olarak iki farklı merciye gönderilmeleri yanlıştı. Hepsi
aynı davada yargılandıkları için yerel mahkeme, hepsinin
dosyalarını doğrudan, en ağır cezaya bakması gereken Yargıtay’a
göndermeliydi. (En üst düzeyde görev yapmış bir bilge hukukçunun
yorumu.)
5) Bölge (İstinaf) Mahkemesi, aynı davada
yargılanan 5 yıldan fazla hapis cezası alanların dosyaları Yargıtay
tarafından inceleneceği için, 5 yıldan az ceza alanların
dosyalarını karara bağlamayıp doğrudan Yargıtay’a havale
etmeliydi.
***
Üste üste binen bu beş yanlış sonunda, aynı
davada 5 yıldan az ceza alanlar hapse girerken, 5 yıldan çok ceza
alanlar Yargıtay kararını bekliyor. Üstelik Yargıtay yerel mahkeme
kararlarını bozarsa, hapse girenler haksız bir infaza uğramış
olacaklar.
Bu kargaşanın son aşaması, infazları
erteleyebilecek olan makamlar tarafından çözülebilir:
1) İstinaf (Bölge) Mahkemesi.
2) Yargıtay (Başsavcı veya ilgili
daire).
3) Anayasa Mahkemesi (Dosyalar zaten
önünde).
***