Kemal Kılıçdaroğlu’na şehit
cenazesinde yapılan Çubuk
saldırısı, politikacılar tarafından
hazırlanmış olan bir ortamın örgütlü ve
toplu bir saldırı biçiminde dışa vurulmuş
olmasının çok ötesinde, başka
büyük tehlikelere işaret
etmektedir:
1) Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı’na yapılan örgütlü
ve toplu saldırı, sadece bir şiddet eylemi olmasından dolayı bile
zaten son derece vahim bir olaydır.
2) İktidarın iç ve dış politika yanlışlarıyla süren ve zaman zaman
da tırmanma eğilimi gösteren terör eylemlerinden dolayı, hiçbir
sorumluğu olmamasına rağmen CHP’ye ve
Kılıçdaroğlu’na, sanki onlar sorumlu imiş gibi bir
saldırı yapılması, siyasal ve toplumsal gerçeklere uygun olmadığı,
bu gerçekleri saptırdığı için, olayı daha vahim hale
getirmektedir.
3) Bu saldırının derhal ve etkin bir biçimde güvenlik güçleri
tarafından önlenememiş ve Kılıçdaroğlu’nun hayati tehlikesinin uzun
süre devam etmiş olması da çok vahimdir.
4) Ama ondan daha vahim olanı, en üst düzeydeki politikacıların ve
yöneticilerin bu saldırıyı kınamak yerine, eylem ve söylemleriyle
onu tasvip eder görüntü sergilemiş olmalarıdır.
5) Bütün bunlardan daha da vahim olan, Hukuk Devleti’ni de
tehlikeye atan husus ise, yargının saldırganlara karşı olağanüstü
bir hoşgörü ile davranması ve örgütlü olarak cana kasteden bu
sanıkların hepsini serbest bırakmasıdır. (Böyle bir olaya bir de
Habur’da kurulan çadır mahkemelerinde yargılanan PKK’lılar için
tanık olmuştuk.)
6) Bu beş vahim göstergenin arkasında yatan çok önemli siyasal
aymazlık ise ülkemizin tüm siyasal ve hukuksal sistemini tehdit
eden, üstelik terörle mücadeleyi olanaksız hale getiren,
Demokrasinin ve Hukuk Devleti’nin de altını oyan bir başka
yanlıştır:
O yanlış da, PKK gibi