Tarihsel olarak, bizden önceki bütün
politikacı ve düşünürlerin ilerisindeki bir noktada
bulunuyorum:
Onların bütün yazdıklarını, söylediklerini ve
yaptıklarını biliyoruz...
Bunların, siyasal, toplumsal ve ekonomik
olaylar karşısında doğrulanıp doğrulanmadıklarına tanık
olduk.
***
Onlardan daha ileri bir tarihsel noktada
bulunmamız elbette bize onlardan daha doğru ve gerçekçi modeller
kurmamız, teoriler oluşturmamız için bir fırsat sunar...
Ama bu fırsatı iyi kullanarak günümüzü daha iyi
anlamanın ve geleceği daha iyi kestirmemizin bir garantisi
yoktur.
Ben bugüne kadar yazılmış,
söylenmiş olan fikirleri ve yapılmış olan
işleri, devrimleri, değişmeleri, tarihte
olup bitenler açısından, insanlık ve
Türkiye bağlamlarında değerlendirdiğimde
şu sonuçlara ulaşıyorum:
1) İnsanlık tarihi, kullandığı teknolojiye
bağlı olarak evrimleşir.
Bu evrimleşme modeli, pagan/göçebe toplumdan
feodal din/tarım toplumuna, feodal din/tarım toplumundan ulusçu
kentsel/endüstriyel topluma, ulusçu kentsel/endüstriyel toplumdan
demokratik bilişim toplumuna doğru, kimi zaman belli zamanlarda ve
toplumlarda geriye dönüyor gibi görünse de, tüm insanlık açısından
nihai olarak geçerli bir çizgi izler.
2) İnsanlık ailesini oluşturan tek tek
toplumlardaki değişme, teknolojinin bu evrimine bağlı olarak
sınıfsal/diyalektik bir çatışma modeli çerçevesinde
oluşur.
Zamandan zamana ve toplumdan topluma farklılık
gösteren bu sınıfsal/diyalektik değişme modeli, zamanının en ileri
teknolojisini kullanan toplum ya da toplumlar tarafından öncülük
edilerek tüm insanlığı etkiler.
3) İnsanlık tarihinin teknolojiye dayalı
evrimsel gelişme modeli de, bu modelin yol açtığı
sınıfsal/diyalektik çatışmacı değişme modeli de, siyasal/ideolojik
olarak, insanın özgürleşmesi hedefine yöneliktir.
4) Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün öncülük ettiği “Türk Devrimi” insanlık
tarihinin bütün bu gelişme ve değişme çizgileri açısından geride,
feodal din/ tarım toplumu aşamasında kalmış Osmanlı toplumunu,
insanlığın eriştiği çizgiye sıçratmak için yapılmış bir Kurtuluş
Savaşı’nın ve reformların toplamı olarak:
Hem insanlığın teknolojiye dayalı evrim
çizgisine...
Hem toplumların sınıfsal/diyalektik çatışmacı
değişme modeline...
Hem de insanı özgürleştirici siyasal/ ideolojik
hedefe uygundur.
***
Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet
reformları olarak iki aşamalı
gerçekleştirdiği Türk Devrimi’ni tarih
içindeki yerine oturtmak ve anlamak için,
Dünya ve Osmanlı tarihini, Marx’ı, Weber’i
ve Marcuse’yi iyi bilmek gerekir.
DİREN CUMHURİYET...
DİREN DEMOKRASİ...
DİREN ÖZGÜRLÜK!
***