İktidarın emrinde olan medya, tümüyle kabine
değişikliği haberleriyle dolu:
Bu değişikliğin önemi ve anlamıyla ilgili
yorumlardan geçilmiyor.
Oysa bizi kimin, nasıl yönettiği
belli...
Kabine değişikliğinin, egemenin kişisel
tercihlerini belirtmesi dışında ciddi bir anlamı ve önemi
yok.
Tabii bu arada, toplumu asıl etkileyecek olan
Milli Eğitim’deki müfredat değişikliğinin üstü
örtülüveriyor.
Başta Cumhuriyet olmak üzere birkaç muhalif
gazete de yazmasa, çocuklarımızın geleceğini karartacak, toplumu
yanlış yönde biçimlendirecek olan bu yeni müfredat programından
haberimiz bile olmayacak.
***
Yeni müfredat programının temel
değişikliklerini çok kaba olarak şöyle
anlatabiliriz:
1) Evrim çıkıyor, Şeriat
giriyor.
2) Atatürk ve
Laiklik çıkıyor, Muamelat, Ukubat ve Cihad
giriyor.
3) Özet olarak: Bilim çıkıyor, Din
giriyor.
Zaten bütün Milli Eğitim sisteminin imam-hatip
modeline uygun olarak yeniden yapılandırıldığı
biliniyordu.
Şimdi bir de kıyıda köşede, çağdaş eğitim veren
okul kalmasın diye, tüm müfredat programı, yani zorunlu olarak
takip edilmesi, okutulması ve öğretilmesi gereken konular, yeniden
belirlendi.
***
İdris Küçükömer’le
başlayıp, günümüzdeki İkinci Cumhuriyetçiler ve “Yetmez
Ama ‘Evet’çiler” tarafından
savunulan çarpık (güya sol) siyasal tezlerin sahipleri artık
zaferlerini kutlamak için, zil takıp
oynayabilirler:
Asıl İkinci Cumhuriyet, (eğer adına hâlâ
Cumhuriyet demek olanaklıysa) şimdi
kuruluyor:
Sadece Anayasa değişikliği ile, yasama, yürütme
ve yargıya tek başına hâkim olan “Tek Adam Yönetimi”
dayatarak değil...
Çocuklarımızın beyni de
yıkanarak...
Ve kendi deyimleriyle “Dindar
ve Kindar bir Nesil”
yetiştirerek!