Pazar günleri yazdığım anılarımı güncel, gündem ve gündelik olaylarla ilişkilendirmeye çalışıyorum.
***
Birleşmiş Milletler bursuyla gittiğim ABD’den 1966 yılında,
Michigan Üniversitesi’nden aldığım “Master” derecesi ile Türkiye’ye
döndüm...
Üniversite olmak isteyen, ama sosyal bilim bölümleri olmadığı için
olamayan, Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi’ne, Prof.
Nusret Fişek’in Doğramacı’yı ikna etmesi sonunda, öğretim görevlisi
olarak girdim; Sosyal Çalışma Yüksek Okulu’nu kurdum ve Hacettepe,
üniversite oldu.
Doğramacı liderliğinde, başta Nusret Fişek olmak üzere bir avuç
eğitimci ile hem tıp hem de üniversite eğitiminde tam bir devrim
yaptık; bu eğitim devriminin üniversite kataloğunu hazırlamak gibi
devasa bir işi ise, çok kısa zamanda (gerektiğinde bölüm açıp bölüm
kapayarak) tek başıma gerçekleştirdim ve Doğramacı ile
arkadaşlarının büyük takdirini kazandım.
Bu sırada 1968 “öğrenci olayları” dünyayı ve Türkiye’yi kasıp
kavurmaya başlamıştı.
Biz de İhsan Doğramacı ve Bozkurt Güvenç ile birlikte açık
oturumlara katılarak üniversite yönetimine sadece öğrencilerin
değil, tüm müstahdemin de katılacağı bir üniversite modelini
savunuyorduk.
Derken 12 Mart 1971 darbesi geldi, Doğramacı, askerlere yakınlaşmak
için beni Kürtçü diye Tağmaç’a ihbar etti; tecilimi kaldırdı, zorla
askere aldırdı.
Ben askerdeyken, Ecevit 1973 seçimlerini kazandı ve başbakan oldu;
kendisini tebrike giden Doğramacı’ya, “Sizin orada genç ve
yetenekli bir sosyal bilimci var, Emre Kongar” diyerek beni övdü.
Bunun üzerine Doğramacı beni yeniden üniversiteye davet etti ve
yeniden “Demokratik Üniversite” modelini kurmakla
görevlendirdi.
Öğrenci, asistan ve öğretim görevlisi temsilcilerinin yönetime
katılacağı bir model oluşturdum.
Doğramacı tam temsilcilerin seçileceği gün, “Bunlar seçilince,
seçildikleri grubun değil, üniversitenin sözcüsü, temsilcisi
olacaklar” deyince, bunun olanaksız olduğunu, geldikleri grupları
temsil etmezlerse modelin işlemeyeceğini belirttim. Doğramacı’nın
ısrarı üzerine, seçimleri yaptım, sonuçları aldım, öğretim
görevlisi temsilcisi olarak, kendi yerime sonradan YÖK Başkan
Yardımcısı olan Gürol Ataman’ı seçtirdim ve görevi bıraktım.
12 Eylül 1980 darbesi olduğunda, Doğramacı, Kenan Evren’i ikna
etti; anayasadan bile önce YÖK yasasını çıkarıp bütün
üniversiteleri egemenliğine aldı ve ilkokul derekesine indirdi.