Sınıfsal gelişmesi durmuş veya durdurulmuş
Feodal Din/Tarım Toplumlarında, siyasal liderlerin
“İdeolojik Modeller” ile toplumlarını dönüştürme
ve çağdaşlaştırma çabaları, sadece o
ülkede mevcut düzenden yana olan
politikacıların, toprak ağalarının, din
adamlarının siyasal/sınıfsal direnişleriyle
mücadele etmek zorunda kalmaz...
Toplumu “İdeolojik Modeller”
çerçevesinde dönüştürmek isteyen liderler, aynı zamanda, Din/Tarım
Toplumu’nun Feodal değerlerine dayalı
olarak demagog politikacılar tarafından
din/iman/ırk/ milliyet sloganlarıyla kandırılan
halkın demokrasi konusundaki
bilinçsizliğine karşı da direnmek
zorundadırlar.
Gelişmiş ülkeler tarafından sömürülmekte olan
bu ülkelerde, toplumlarını bağımsızlaştırmak ve çağdaşlaştırmak
isteyen liderler, bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de dış
konjonktürün emperyalist saldırılarıyla da başa
çıkmak zorundadırlar!
***
Devletçi-Seçkinciler, 1961
Anayasası ile (daha önce anlattığım İdeolojik
İkiz Değişme/Kuruluş Modelleri
çerçevesinde) artık kendi “Kuruluş
Dönemlerini” Cumhuriyet’ten, Sosyal Refah
Devleti’ne, bir üst aşamaya
taşımışlardır.
Bu sıçrama,
Gelenekçi-Liberallerin “Değişme Dönemlerini”
yeniden (İlk tepki 1950’dir)
tetiklemiştir.
Gelenekçi-Liberallerin Dinci/Gelenekçi
tepkileri ise, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri ile askerler
tarafından desteklenmiştir.
Bu iki askeri darbe, yavaş yavaş
güçlenen işçi sınıfına karşı sermayenin,
dış güçlerle, yani emperyalizmle ittifak
ederek gerçekleştirdikleri
müdahalelerdir.
Nitekim önce 12 Mart 1971 darbesi ülkedeki sol
ve demokrat güçleri bastırmak ve 1961 Anayasası’nı törpülemek için
yapılmıştır.
Bu müdahale yeterli olmayınca, ABD’nin
desteklediği 12 Eylül 1980 darbesi uygulamaya
konulmuştur.
12 Eylül 1980 darbesi, sadece toplumdaki bütün
demokratik ve sol güçleri tamamen ezmekle kalmamış, Türkiye’nin
emperyalizmin tam denetimine girerek, hem NATO’da, hem de Avrupa
Birliği’nde ülkenin elindeki bütün kozların alınmasına, komşuları
ve özellikle de Yunanistan karşısında başta Kıbrıs olmak kaydıyla
bütün uluslararası konularda zayıflatılmasına yol
açmıştır!
***
Ne yazık ki, Cumhuriyet’in
kuruluşundan itibaren yaşanan
gelişmelerle ve özellikle de devlet desteğiyle
yavaş yavaş oluşan sermaye sınıfı,
emperyalist güçlerle ittifak etmiş ve
“Gelenekçi- Liberallere” destek
vermiştir.
Kendilerine önceleri “İkinci
Cumhuriyetçiler” diyen sonra da Tek Adam
Baskısı ile karşılaşınca etiketlerini
“Kullanışlı Aptallar” olarak değiştiren
bazı yazarlar da “dinci iktidara yamanmak”
(ve feodal kalıntılara, tarikat ve
cemaatlere yaranmak) adına, Marxizme ve
Liberalliğe, ihanet etmiş; emperyalizmin de
iteklemesi ve desteğiyle, “Gelenekçi Liberallerin”
din eksenli iktidarına destek vererek, ülkenin
Demokrasiden uzaklaşmasına yardımcı
olmuşlardır.
***