Aslında yazının başlığı, “MURAT
SABUNCU VE AHMET ŞIK’I
TAHLİYE EDERKEN, KENDİ İRADESİYLE YURTDIŞINDAN,
HAPİSTE YARGILANMAK ÜZERE GELEN AKIN
ATALAY’I BIRAKMAYAN, TÜRKİYE’DEKİ HUKUK VE
ADALETTEN 3 KESİT” olacaktı.
1) Aşağıdaki haberde, öne
sürüldüğü bildirilen “Erdoğan’ın
şahsına ve itibarına kastedildiği” gerekçesi,
“Tarafsız Cumhurbaşkanı” olmak
yerine, “AKP Genel Bakanı” olmayı tercih
eden Erdoğan’a ve AKP’ye yönelik her
türlü eleştiriyi önleyen ve muhalefeti
yok eden bir mantık:
Muhalefet, elbette AKP Genel
Başkanı’nın şahsını ve itibarını eleştirecek;
görevi bu.
Bu yolla onu iktidardan
düşürüp, kendisi iktidara gelmek isteyecek;
varlık nedeni bu!
Yukardaki gerekçeyi kabul
ederseniz, 16 Nisan’da AKP’li
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Tek
Adam Yönetimine “Hayır”
diyen 23 milyon 779 bin 141 kişiyi ve bu arada
elbette tüm muhalifleri de hapse atmak
gerekir!
“Takipsizlik kararına ilişkin haberin içeriğine
bir şey diyemeyen Erdoğan’ın avukatı Özel, karardaki savcılık
tespitlerine dayanan ‘Dosya kapatıldı ama... Savcılık:
Man belgeleri gerçek’ başlığı ve ‘Savcılık
vergi kaçırma varsa biz bakmıyoruz’ dedi’ ara başlığını
suçmuş gibi gösterdi.
Suç duyurusu dilekçesinde,
Cumhuriyet’in takipsizlik kararını haberleştirdiği
kabul edilirken, ‘iddiaları
yayımlamayı ve çarpıtılmış başlıkla sunmayı sürdürerek
Erdoğan’ın şahsına ve itibarına kastedildiği’
iddia edildi.
Özel, gazetecilik faaliyetini
şöyle suçmuş gibi gösterdi:
‘Cumhuriyet gazetesi gibi her fırsatta
müvekkilimi kamuoyu önünde karalamayı ve suçlamayı
yayın politikası haline getirmiş Birgün ve Sözcü
gazeteleri de bu iddiaların çarpıtılarak kamuoyuna
sunulmasında öncülük etmekte, müvekkilimin
şahsına ve itibarına yönelik saldırı eylemlerini
birlikte gerçekleştirmektedirler.’ ”
***
2) Cumhuriyet mensuplarının
yargılandığı 9 Mart tarihli duruşmada
Mahkeme Başkanı’nın aşağıdaki
sözleri davanın niteliğini
vurguluyor:
“Bugüne kadar elde edilemeyen dijital
delillerin açılan davanın niteliği çerçevesinde
beklenilmesinden vazgeçilmesine karar verdik.
Açılan davanın mahiyeti klasik örgüt üyeliği davası
değildir, bulmayı umduklarımız ilişkiler değildir.
Bu nedenle bu evrakların beklenilmesinden
vazgeçtik.”
***
3) Yine 9 Mart tarihli son
duruşmada, karar açıklayan Başkan’ın,
aşağıdaki haberde yer alan sözlerine ise
yorum yapamayacağım:
Mahkeme başkanı, Ahmet Şık
hakkındaki kararını açıklarken, Sözcü gazetesi yazarı Soner
Yalçın’ın yazısında bahsettiği Şık’ın annesi Fatma
Şık’ı hatırlatarak “Ahmet Şık’ın annesi ermişmiş,
onu üzmeyelim” dedi. Murat Sabuncu
ile ilgili kararını verirken de “Boğaz’ı görmek
istiyormuş görsün” ifadelerini kullandı. Tutukluluğa devam
kararı verdiği Akın Atalay’a
hitaben, “Gemiyi en son kaptanlar terk eder”
dedi.
***