Erdoğan/AKP iktidarının, sadece
güncel olayları değil, tarihsel gerçekleri de kendi görüşlerine
göre saptırdığı bilinen bir gerçek:
Güncel olayları, yanlışlarını ve baskılarını
meşrulaştırmak için saptırıyorlar; “Onlar gazetecilikten
hapiste değiller” gibi...
Tarihsel olayları da, hayallerindeki çağ gerisi
topluma temel oluşturmak için çarpıtıyorlar;
Abdülhamit yalanı gibi.
Ama kendilerinden önce yapıldıkları herkesçe
bilinen işleri sahiplenmeleri, doğumdan önceki tarihlere ilişkin
kişisel anıların anlatılması, taraftarları arasındaki inanılırlık
ve güvenilirliklerini de yerle bir ediyor; bunun sonucunda da
sürekli olarak oy kaybediyorlar.
***
Erdoğan, televizyonda Erdal İnönü
hakkında da doğru olmayan sözler söyleyince Sevgili Sevinç İnönü
dayanamamış ve “Recep Tayyip Erdoğan Rahmetli
Eşim Erdal İnönü’yü 24 Haziran Korkusu İle Kendi Siyasetine Alet
Etmesin” demiş...
Tam metni dün Cumhuriyet’te yayımlanan
bildiri şöyle başlıyordu:
“Recep Tayyip Erdoğan 7 Haziran gecesi
katıldığı televizyon programında FETÖ’yü kast ederek rahmetli eşim
Erdal İnönü için; ‘İnönü bunların en yakın
arkadaşıydı. Erdal İnönü’nün bunların okullarını ziyaret ettiğini
iyi bilirim. Onların davetlerine katıldıklarını iyi bilirim.
Gelsinler konuşalım’ şeklinde hiçbir doğruluğu olmayan
bir beyanda bulunmuştur.
Recep Tayyip Erdoğan’ın rahmetli
eşim Erdal İnönü’yü kendi siyasetine alet ederek doğru olmayan bir
beyanda bulunması sadece 24 Haziran korkusu ile
açıklanabilir.
Hayatta olmayan bir kişiyi suçlayıp bir de
üstüne ‘Gelsinler konuşalım’
demenin başka ne anlamı olabilir?”
***
Eşim Bilgi ve ben,
Sevinç ve Erdal İnönü’nün yakın
dostları olmak onuruna ve keyfine sahip olmuşuzdur.
Ayrıca, Erdal Bey Başbakan Yardımcısı olduğunda
ben de Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı yaptım.
Yani hem özel hayatta, hem de devlet
yönetiminde birlikte olduk.
Erdoğan’ın FETÖ iddialarının hiçbir temeli
yoktur; aynen “Köprüyü komünistler satmak istedi,
Özal sattırmadı” sözleri gibi, tümüyle
gerçeklere aykırıdır; çok ayıp etmiş!
***