Bu sütunun okurları, Silivri kumpasları
başlayalı beri yıllardır hemen hemen her pazar, Hukuk Devletini ve
Bağımsız Adaleti savunan yazılar yazdığımı...
Haksızlık, hukuksuzluk sorunlarını açık bir
biçimde anlatabilmek için konuları somut kişiler veya olaylar
çerçevesinde ele almaya çalıştığımı bilirler.
Bugün iktidar tarafından özel olarak kasten
kutuplaştırılan Türkiye’nin siyasal ve kültürel ortamında, Hukuk
Devletini ve Evrensel Bağımsız Adaleti savunmak, neredeyse
“ihanetle” suçlanan bir eylem ve söylem haline getirilmek
istenmektedir.
Bu yazıda, “Herkes için, her yerde, her
zaman adalet” diyerek Hukuk Devletini savunanlara saldıranları
ve böylece Demokrasiden kopuşu hızlandıranları irdelemek
istiyorum.
***
Yazının başlığındaki “Cumhuriyet”
sözcüğü ile üç Cumhuriyet’ten birden söz
ediyorum:
Türkiye Cumhuriyeti...
Cumhuriyet Halk Partisi...
Cumhuriyet Gazetesi...
“Ağacın kurdu içindedir” sözü, her üçü
de Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş olan bu üç
Çınarın hepsi için birden söylenmiş gibidir
adeta!
***
Atatürk’ün kurduğu Türkiye
Cumhuriyeti’ni, Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve Cumhuriyet
Gazetesi’ni “Cumhuriyet” yapan ilkeler
nelerdir...
Bu üç kurum, hangi ilkeleri savunmak
zorundadır?
1) Savunulması gereken birinci ilke,
hiç kuşkusuz laikliktir.
2) Savunulması gereken ikinci ilke,
Laiklik üzerinde yükselen TemelHak ve
Özgürlüklerdir.
3) Savunulması gereken üçüncü ilke,
Laikliğe, Temel Hak ve Özgürlüklere dayalı olan Demokratik
Rejimdir.
4) Savunulması gereken dördüncü ilke,
bu ilk üç ilkeyi de koruyacak olan bağımsız yargı ve evrensel hukuk
mekanizmasıdır.
Her türlü siyasal etkiden ve tasalluttan
korunmuş, bağımsız ve tarafsız, ama yukarda açıklanan,
Laiklikten,Temel Hak ve Özgürlüklerden ve Demokratik Rejimden yana
olan bir yargı mekanizması ve Adalet, yani Hukuk Devleti, bu her üç
Cumhuriyet’in de varlığının temeli, güvencesidir.
***