Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına iktidarın
ve/veya mahkemelerin uymaması “Demokratik, Laik ve
Sosyal Hukuk Devletinin” çökmesi anlamına gelir.
AKP iktidarının yarattığı
“Anayasa/Adalet Krizi”, yerel mahkemelerin
Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayı reddetmesiyle, devleti yok
eden yeni bir boyut kazandı:
Bu konuda tarihin öğrettiklerini özetlemeye
çalıştım.
***
Hiç kimse adalete, adalet mensupları kadar
zarar veremez.
Hiç kimse hukuku, hukukçular kadar
katledemez.
Hiç kimse Demokrasiyi, demokrasi sayesinde
iktidara gelenler kadar tahrip edemez.
Hiçbir muhalefet, bir iktidarı, o iktidarın
kendi kendisini yıprattığı kadar yıpratamaz.
Hiçbir ittifak, müttefiklerin birbirlerine
yaptığı kötülüklerden fazlasına maruz kalamaz.
***
Her otoriter siyasal iktidar, hukuku ve
adaleti kendi emrine almaya çalışır.
Her otoriter siyasal iktidar, tüm medyanın tam
bağımlı ve taraflı olarak kendi borazanı olmasını ister.
Her otoriter siyasal iktidar, kültürün,
sanatın, edebiyatın ve bilimin kendi safında olması için baskı
yapar.
Her otoriter siyasal iktidar, örgün ve yaygın
eğitimi egemenliğine alarak gelecek kuşakları kendisine bağlı
yetiştirmeyi amaçlar.
Her otoriter siyasal iktidar, kendi dışındaki
hiçbir Sivil Toplum Kuruluşu’na tahammül etmez.
***