Ankara’daki bomba, 1960’lı
yılların sonunda başlayan bir
korku filminin kötü tekrarı
gibidir:
Bu korku filminin dayattığı teröre teslim olmadan, paniğe
kapılmadan, soğukkanlı bir biçimde günlük yaşamımızı
sürdürelim...
Sevdiklerimizin ve doğanın güzelliklerinin bilincine
varalım...
Öfkeye, umutsuzluğa, çaresizliğe, depresyona
kapılmayalım:
Mücadelemizin, bir uygarlık mücadelesi olduğunu...
Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına çekerek onu da bir Ortadoğu toplumu
yapmak isteyenlere karşı, çağdaş dünyanın bir parçası olmak ve
orada kalmak için direndiğimizi unutmayalım!
Ancak moralimizi yüksek tutarsak,
benliğimizi, soğukkanlılığımızı, mücadele
azmimizi yitirmezsek
terörü yenebileceğimizi
bilelim...
Ve yakın tarihimizi çok kaba hatlarıyla şöyle bir anımsayalım ki
bazı dersler çıkarmaya çalışalım.
***
1961 Anayasası’nın
getirdiği geçici özgürlük ve
demokrasi ortamı, “çağdaş
demokratları” sevindirmiş, ama
aynı zamanda “Soğuk Savaş
döneminin iç ve dış
egemenlerini” telaşlandırmıştı...
Bu korku filminin yapımına o zaman başlandı.
Bugün, yeni çekimi vizyonda!