Milleti sömüren Osmanlı ailesine, bu sömürüden pay aldıkları için onu destekleyen iç ve dış güçlere karşı ayaklanmış ve onları yenerek yeni bir devlet kurmuşlardır.
***
Bakın Atatürk NUTUK’ta,
Osmanlı’nın çöküşünü anlattıktan sonra ne
diyor:
“Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O
da milli egemenliğe dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız
yeni bir Türk devleti kurmak!
İşte, daha
İstanbul’dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun’da
Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya
başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Ya İstiklâl Ya Ölüm!”
(Emre Kongar Seçkisiyle, ATATÜRK, NUTUK,
İstanbul, Remzi Kitabevi, 2018,
s.34)
***
İnsanın insanı sömürme
süreci hiç kuşkusuz kaba kuvvete ve
ideolojik beyin yıkamaya dayalı bir düzen
gerektirir:
İnsanların kabileler biçiminde yaşadıkları
dönemde en güçlü olan ailenin/aşiretin ve o ailenin/aşiretin
reisinin egemenliği kabul edilmiştir.
Daha sonra tektanrılı dinler döneminde, krallar, imparatorlar,
şahlar, padişahlar, halkı, milleti sömürme eylemlerini kaba
kuvvetle birlikte dini inançlara dayalı olarak
sürdürmüşlerdir.