Geçen gün bir arkadaşla Beşiktaş- Kadıköy vapuruna doğru
yürümekteyiz. Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi'nin yanında geçerken
(hani Mimar Sinan'ın imzasını taşıyan türbe) arkadaşım "Bak şu
tarafında da mezarlık var" dedi.
Sonra konu değişti ama benim kafamda bir soru dönmeye başladı:
Böyle türbelerin, camilerin çevresindeki özel diyebileceğimiz
mezarlıklara bir isim verilirdi ama ne? Eve gidince kitapları
karıştırdım ve buldum: 'Hazire'...
Hani sık sık dildeki erozyondan söz ediyoruz ya... İşte bu da ona
bir örnek. Bugün 'mezarlık, kabir, kabristan' diyoruz. 'Makber' ise
gündelik kullanımda yok. Abdülhak Hamit'in Makber şiirinden
bestelenen Her Yer Karanlık şarkısı olmasa aklımıza makber kelimesi
gelmeyecek Bir de 'metfen' sözcüğü var ki o hiç ortalıkta
gözükmüyor.
Hazireyi ararken yitip giden, varlıklarını sözlüklerde sürdüren
başka kelimelerle de karşılaştım.
Mesela Mevleviler ölenlere (ve mezarlıklara) 'susanlar,
konuşmayanlar' anlamında 'hamuşan' diyorlar. İtiraz edeceksiniz:
"Hamuşan, başlıklı roman