Bu yazıya gelene kadar, 15 Temmuz 2016 FETÖ'cü darbe girişimine
ve başta halk olmak üzere demokrasiye inanan güçler tarafından
bastırılmasına ilişkin çok sayıda yorum okudunuz. Ben aynı türde
bir yazı yerine, 15 Temmuz'a dair halkın ne hissettiğine ve bu
hisleri nasıl ifade ettiğine bakmak istiyorum.
Hislerimizi en yoğun biçimde şiirle ifade ederiz. 15 Temmuz'un
ardından çok sayıda şiir yazıldı. Bunlara baktığımızda bazı
temaların tekrarlandığını görüyoruz. Nedir bunlar? Öncelikle vatana
ve millete ihanet, hainlik, dış güçlerin emrinde olma, onlar adına
hareket etme... Bunlara karşı mücadelede iki temel güç ortaya
çıkıyor: Millet ve ümmet, başka bir deyişle vatan sevgisi sahibi
bir Türk ve iman sahibi bir Müslüman...
Sunumunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yazdığı, 25'inci
dönem milletvekili Kemal Tekden'in derlediği, editörlüğünü ise Hacı
Kısır'ın yaptığı 15 Temmuz Diriliş Şiirleri Güldestesi adlı kitapta
yukarıda saydığım kavramları (ve daha fazlasını) barındıran çok
sayıda şiir bulunuyor.
Hemen birkaç örnek vereyim...
Caner Akgün Dedeme Mektup şiirinde ihaneti, sırtından vurulmayı şu
mısralarla dile getiriyor: "Bizden zannettiğimiz, gelip bizleri
vurdu." Dindar (bizden) gözüken insanlar tarafından aldatılmış olma
hissi, bütün şiire sinmiş: "Bize zor gelen dedem, ihanetin
sancısı."
Ali Osman Arslan ise FETÖ'cü olan veya onlarla birlikte hareket
eden üst düzey subaylara, generallere kırgınlığı şöyle ifade
ediyor: "Dış güçlerin emir eri paşalar/... Gözünü hiç kırpmadı bu
maşalar." 15 Temmuz'un ilk şehitlerinden biri olan ve darbenin
önlenmesinde fevkalade önemli rolü bulunan kahraman Ömer Halisdemir
anısına da birçok şiir yazılmış.
Meslektaşı Mehmet Ali Gül'ün Ben Olmalıydım şiiri bence derlemedeki
en güzel şiirlerden biri. Dörtlüklerin son satırı aynı duyguyu
vurguluyor: "O haini vuran ben olmalıydım... Şehadete eren ben
olmalıydım... Ömer gibi duran ben olmalıydım... Al kanını süren ben
olmalıydım... Zincirleri kıran ben olmalıydım... Firdevslere giren
ben olmalıydım... Heyhat, hesap soran ben olmalıydım... Son nefesi
veren ben olmalıydım." (Firdevs:
Cennet, Cennet bahçesi.)
Bu şiirlerin tamamını okuduğunuzda, yeniden darbe yapmaya
kalkışacakları, asla başarılı olamayacaklarını apaçık
görüyorsunuz.
İNSANI ÇILDIRTIRLAR!
Arkeolojik araştırmalar, bilinen ilk raylı sistemin, 2 bin 600 yıl
önce Yunanistan'da kullanıldığı gösteriyor. O zamanlar Korint
Kanalı yoktu. Gemileri 6 ila 8 kilometre raylar üzerinde
taşıyorlarmış. O bölge fazla yağış almaz. Biz en iyisi yakın dönem
Britanya'sına bakalım. Demir raylar üzerinde giden ilk buharlı
yolcu treni bundan 211 yıl önce Galler'de faaliyete geçti. Britanya
bol yağış aldığı için toprak kaymaları oluyordu. Bu da trenleri
raydan çıkarıyordu. Buna karşı pratik çaresi, çok yağış olduğunda,
bir bakım-onarım treni göndererek rayları kontrol etmekti. Yani
19'uncu yüzyıldan beri bilinen bir olayla karşı karşıyayız. Ama
2018'de hâlâ toprak kayması yüzünden Türk trenleri raydan çıkıyor,
insanlar ölüyor, yaralanıyor. Yetkilisi açıklama yapıyor: "Çok
yağış oldu." Onu biz de biliyoruz. Ağır yağışı gördün; sen niye
rayları kontrol etmedin?
BİLİM TESTİNİN SONUCU
Amerikan Ulusal Bilim Vakfı, iki yılda bir yaptığı bilim
araştırmasının sonuçlarını başkana sunmakla mükellef... Amaç,
halkın bilim ve teknolojiyi nasıl algıladığını, bilgisinin
seviyesini ortaya koymak... 10 soruluk bu testlerin sonuncusunu
geçen hafta buraya almıştım. Gelin şimdi üzerinden geçelim.