Sevgili okurlarım, geriye baktığımızda zaman ne
kadar çabuk geçiyor… Başımıza Suriye belasını açtıklarından bu yana
tam yedi yıl geçti!
Suriye’de iç karışıklık vardı.
Kaynamalar başlamıştı.
Bizi yöneten uyanıklar (!) hemen durumdan vazife çıkarmaya
niyetlendi… Hazır Esad zayıf düşmüşken onun işini
bitirmeye (!) soyundular.
Ne de olsa o Alevi, bizimkiler
Sünni idi. Suriye’de bir Sünni egemenliği kurmak
gerekirdi.
Artık bütün günlerimiz Suriye ve Esad’la
geçiyordu.
Bizi yönetenlerin en önemli atraksiyonu Suriye devlet başkanıyla
alay etmek ve ona posta koymaktı.
★★★
Suriye nasıl olsa bizim eski vilayetimizdi. Yüzlerce yıl Osmanlı
egemenliği altında yaşamıştı.
Dolayısıyla bizim Suriye’de haklarımız (!) vardı. O hakları
Esad’ı devirerek yeniden elde edecek, hem de Suriye’ye Sünni bir
rejim getirecektik.
Hiç sıkılmadan Türkiye’deki seçmeni
gıdıklıyorlardı:
“Esad gidici. İnşallah en kısa
zamanda Cuma namazımızı Şam’da Emeviye camisinde
kılacağız!”
(Nah kıldılar.)