Sevgili okurlarım, dünkü yazımda ikinci bölümün
başlığı “İlhan Kesici Neyin Peşinde” idi.
Dün kendisinden yazılı bir açıklama geldi. Önce onu özetliyorum,
sonra kendisine gerekli yanıtı vereceğim:
“Bugünkü (dünkü) yazınızda Sayın
Cumhurbaşkanını tebrik ziyaretim dolayısıyla beni eleştiriyorsunuz.
Eleştirmeniz normaldir ve herkes için bir haktır. Kimse bir şey
diyemez.
Ama burada çok büyük ve önemli bir
yanlışınız ve çarpıtmanız var. O da şudur:
Yeni siyasi dönemi benim “Üçüncü Cumhuriyet” şeklinde tarif
ettiğimi söylüyor ve eleştirinizin birinci bölümünü bunun üzerine
oturtuyorsunuz.
Bu çok büyük bir
çarpıtmadır.
Bu konuda sıralı olarak attığım
altı twit aşağıdadır. İkinci ve üçüncü twitler bu
konudadır.
Bunlara göre “Üçüncü Cumhuriyet”
tanımına net olarak karşı çıktığım açıktır.
Bunun yerine benim dediğim “Cumhuriyetimizin 3. dönemi”
tabiridir.
Bunu zihninizde de düzeltmeniz çok
iyi olur.
Yazınızın ikinci bölümünde daha da
suçlayıcı bir ifadede bulunuyor ve şöyle diyorsunuz:
(Saray ziyaretinin) Amacı neydi? Yoksa çok önem verdiği
‘Özel’ bir işi için ricaya mı gitmişti?
Bu elbette çok
büyük bir
bühtandır. (Yalandır, iftiradır). Sizi en
kısa zamanda bunun ne olduğunu açıklamaya davet
ediyorum.
Saygılarımla.”
* * *
İlhan Kesici sıradan bir kimse değil,
CHP İstanbul milletvekilidir.
Seçimler bitti, Recep Bey’e yazılı mesaj gönderip
kutladı.
Sonrasında bununla da yetinmedi, kendisinden randevu aldı…
Ve Saray’da yüz yüze yapılan ikili özel görüşmede bir kez
daha kutladı!
Dünkü yazımda kendisine sormuştum:
Bu Saray ziyaretinizden acaba partinizin haberi var mıydı?
Eğer izin aldıysanız partinize hangi gerekçeyi bildirmiştiniz?
Kılıçdaroğlu kendisine izin verdiyse niçin?..
Ya da acaba Saray’a partisinden izin almadan mı gitmişti?
İki kişi (Recep Bey ve İlhan Bey,
biri cumhurbaşkanı öteki CHP milletvekili) içeride baş başa neler
konuştular?
Son sorum ise şöyleydi;
“Yoksa çok önem verdiği özel bir işi için ricaya mı
gitmişti?”