Sevgili okurlarım, gazeteye gelirken
kafanızda o gün yazmayı düşündüğünüz bir yazı konusu olabilir…
Bazen de olmaz, haberleri çeşitli kaynaklardan izleyip ne
yazacağınıza ona göre karar verirsiniz.
Önceki gün bir restoranda kebap yiyoruz.
Boşları toplayan genç bir arkadaş yanıma sokuldu. Kebapçıda komi
olarak çalıştığını söyledi ve ekledi:
“Biliyor musunuz, ben aslında üniversite
mezunuyum…”
Aramızda
aynen şu konuşma geçti:
“Vay be, nereyi
bitirdin?”
“Gazi Üniversitesi sosyolojiyi
bitirdim.”
“Sonra iş bulamadın
mı?”
“Bulamadım. Öğretmenlik için başvuruda
bulundum ama kendilerinden olmadığımı anlayınca elediler. Şimdi
burada komi olarak çalışıyorum. Artık tek umudum zamanı gelince
garson olabilmek.”
★★★
Dün öğle vakti… Yanımda bir arkadaşla birlikte dişçiden çıktık,
gazeteye geliyoruz.
Binaya girdik…
Asansörün başında bekleyen genç biri… Elinde zarflar, paketler
dolu. Kargo şirketinde çalıştığı belli… Asansöre birlikte girmeden
önce “Aaa, sizi tanıdım” dedi…
Yukarı çıkıyoruz. Kendisine sordum:
“Kolay gelsin arkadaşım, bütün gün böyle yüklerle koşturmak
herhalde yorucu oluyordur.”
“Emin Bey
yorulmayıp da ne yapayım. İşsiz gezmektense böylesi daha iyi.
Elimden bu kadarı geliyor.”
Sonra ekledi:
“Biliyor musunuz, ben aslında mühendisim.”
“Deme yaa, ne mühendisisin?”
“Jeoloji.”
Asansör bizim kata gelince indik.
O
genç mühendis arkadaşla aslında uzun uzun konuşmak isterdim ama
olmadı işte…
★★★
İki genç adam…
Biri kebapçıda komi olarak çalışan sosyoloji mezunu, öteki elindeki
yüklerle kargo dağıtımı yapan jeoloji mühendisi, pırıl pırıl
gençlerimiz…
İkisi de asgari ücretle çalışan iki üniversite
mezunu.
Şimdi belki
diyeceksiniz ki “Onlar gibi milyonlarca
var!”
Evet var.
★★★