Sevgili okurlarım, Türkiye’nin dört bir
yanındaki cezaevlerinde yatanlardan ve onların yakınlarından her
gün en az bir mektup alıyorum.
Bugüne kadar gelen cezaevi mektuplarının hiçbirinde
sansür yoktu. Bu konuda Adalet Bakanlığına
teşekkür ediyorum.
Üzerlerinde sadece bir damga:
“Mektup okuma komisyonu tarafından
görülmüştür.”
Cezaevlerinde durum çok kötü… Kötünün de
ötesinde.
İster tutuklu olsun, ister hükümlü, değişen bir şey yok.
Örneğin 8 kişilik koğuşlarda
20-25 kişi kalıyor.
Ya birbirlerinin üzerinde yatıyorlar, ya da herkes sırayla uyumaya
çalışıyor.
Bunun adına “Uyku nöbeti (!)” diyorlar.
O kadar insan için sadece bir tek tuvalet, bir tek duş var.
* * *
Bu insanların yaşadığı sorunları bugüne kadar burada defalarca
dile getirmeye çalıştım. Ama aynı konuyu her gün yazmak mümkün
değil ki…
Öyle mektuplar geliyor ki, her biri aslında yazı konusu
olabilir.
O mektupların tamamını biriktiriyorum.
Ülkemizin olağanüstü halleri kalktığı zaman genç bir gazeteci
arkadaşıma verip kitap yapmasını sağlayacağım.
O mektuplardan ne romanlar, ne hayat hikayeleri, ne çileler
çıkar.
Cezaevlerindeki
bütün sıkıntılar bir yana…
En başta gelen
yakınmaların nedeni, içeride yatmakta olanların sağlık
sorunları.
Küçük
yavrusuyla yatan anneler…