Sevgili okuyucularım, her insanın
hayatında belli günler vardır ki, onları unutmak mümkün değildir.
Kendisinin ve en yakınlarının doğum günü, evlilik yıldönümü, yine
en yakınlarının ölüm yıldönümü.
Bazen çok özel başka tarihler vardır, onlar da her zaman akılda
kalır.
Örneğin ben 7 Şubat 1977’yi hiç unutmam…
Nasıl unutayım ki, gazeteciliğe ilk adımı attığım,
fiilen başladığım ilk gündür.
ODTÜ İdari İlimler Fakültesini (1965) bitirmiştim. Tek amacım o
yıllarda çok popüler olan Devlet Planlama Teşkilatı’na girip orada
iyi bir iktisatçı kimliği ile yükselmekti.
Girdim. Bir süre sonra rahmetli Turgut
Özal başımıza müsteşar geldi. O ve ekibiyle ters
düşmüştük. Ayrıntılar uzundur,
sonrasında kovuldum. 1969 yılında ilk
kovuluşumu yaşadığımda 27 yaşında idim. Danıştay kovma işlemini
iptal etti ama mahkeme kararı uygulanmadı.
Oradan Maliye Bakanlığı, ardından Dış Ticaret Müsteşarlığı ve sonra
Petkim… Milliyetçi Cephe dönemi idi ve Petkim’de sendika kavgasına
giriştik. Yönetim bizi baskıyla yandaş bir sendikaya üye yapmaya
çalışıyordu. Direndik, 1976’da oradan da kovuldum. Mahkemeye
verdim, kazandım ama sonuç değişmedi.
* * *
O yıllarda Milliyet Gazetesi’nin, kurucusu Ali Naci
Karacan adına her yıl açmakta
olduğu Karacan Yazı Yarışması vardı. O
yarışmaya iki kez girip birincilik
ödülünü kazandım. İlk ödülü kazandığımda Dış Ticaret
Müsteşarlığı’nda, ikinci ödülü kazandığımda ise Petkim’de
çalışıyordum.
Bir yıl arayla İstanbul’a gidip ödüllerimi gazetenin başındaki
rahmetli Abdi İpekçi’nin elinden aldım ve en
büyük gazeteci ile böylece tanışmış oldum. Çok alçak gönüllü
biriydi. (1 Şubat 1979 günü katil Mehmet Ali
Ağca tarafından öldürüldü.)
* * *
1976 yılında Petkim’den de kovulunca ne yapacağımı şaşırdım.
O güne kadar çeşitli gazetelerde isimsiz yazılarım ve
araştırmalarım çıkardı ama bundan sonra ne olacaktı? Yeniden kamu
görevlisi olamazdım, ticaret kafam hiç yoktu. Ben şimdi ne
yapacaktım?
Hayatımın hiçbir döneminde gazeteci olmayı
düşünmemiştim.
Petkim kovuluşu
sonrasında Abdi Bey’e haber gönderdim:
“Eğer siz de uygun görürseniz gazeteci olmak
istiyorum.”
İsteğimi olumlu karşıladı…
Ve 7 Şubat 1977 günü Milliyet Ankara Bürosu’na bacaklarım
titreyerek ilk adımı attım.
* * *
Abdi Bey ekonomi muhabiri olmamı uygun
görmüştü. Ne yapacağımı, nasıl haber yazılacağını bilmiyordum!
Ankara’daki bütün çevremi devreye soktum ve zorlukların üstesinden
yavaş yavaş gelmeye başladım. Şansıma (!) Türkiye ekonomisi
tıkanmıştı ve çok iyi haberler üretiyordum.
Kısa zamanda gazetecilik dünyasında isim yapmayı başardım.