“Sosyal belediyecilik” kavramı eskiden de
vardı. Ama yeni vaatler bunu da aşar hale geldi. Belediyeler, adeta
merkezi hükümetin “sosyal sorumluluklarını”
üstlenir hale geldi. Yani “yeni belediyecilik”
kendini, kente temiz su sağlama ve atık su arıtma, toplu
taşımacılık, imar planlama-inşaat denetleme, yollar köprüler
geçitler inşa etme ve trafik düzeninin altyapısını kurmakla
sınırlamayacaktı.
Ayrıca, çöp toplama ve çöplük yönetme, itfaiye, işyeri ve esnaf
denetimi, parklar-bahçeler inşa etme ve bakma, sokak hayvanlarını
denetim altına alma, cenaze kaldırma ve mezarlık hizmeti sunma,
kamusal alanları işgal edenlerle mücadele benzeri
“basit(?)” işlerle de fazlaca
ilgilenmeyecekti.
Anlaşılan belediyeler bundan böyle “makro
ekonomik” meselelerle yani işsizlik (büyüme diye okuyun)
ve pahalılıkla (enflasyon diye okuyun) mücadele edecektir.