Jenny Marx’ın, 20 ya da 21 Ocak 1877 tarihinde Friedrich Adolph
Sorge’ye Londra’dan yolladığı mektubunu Şule Perinçek ile birlikte
kitaplığımızda sevinçle bulduk. Beyhan Yıldırım Arkadaşımız da
sağolsun Berlin’den yolladı. Marx’ın eşi Jenny Marx şöyle
yazıyor:
“Mein Mann selbst ist in diesem Moment deeply in the Eastern
question und highly elated über das feste, ehrenhafte Auftreten der
Söhne Mahomets gegenüber all den christlichen Humbugs und
heuchlerischen atrocity mongers.”
Türkçe’ye şöyle çevirdik:
“Kocam ise, şu sıra Doğu Sorununa derinlemesine dalmış durumda ve o
Hristiyan ikiyüzlülerin ve düzenbaz farfaracı bezirgânların
cümlesine karşı Muhammed’in evlâtlarının sağlam, onurlu ortaya
çıkışları nedeniyle büyük coşku içinde.
1876 YILINDA ONURLU ORTAYA ÇIKIŞ
Tarih 1877 yılının Ocak ayı. Marx’ın “Muhammed’in evlâtları” diye
andığı devrimcilerin sağlam ve onurlu çıkışları Türkiye’de oldu. O
günlerde 1876 Devrimi henüz taptaze. Bir ay önce 23 Aralık 1876
günü Kanunu Esasî ilan edilmişti.
Birinci Meşrutiyeti yukardan gelen bir hareket diye niteleyenler
olmuştur. Ancak Kanunu Esasi halk hareketinin omuzlarında gelmişti.
11 Mayıs 1876 günü İstanbul’da öğrenciler ayaklanarak Babıâli’yi
basmış ve Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’nın azledilmesini
sağlamışlardı. Süleyman Paşa komutasındaki Harbiye subay ve
öğrencileri de bu hareketi desteklemişti. Topçu birlikleri ve
donanma da, hürriyet hareketine katıldı. 29-30 Mayıs 1876
günlerinde Abdülaziz tahttan indirildi. V. Murat’ın 93 günlük
saltanatından sonra 19 Ağustos 1876 günü II. Abdülhamit padişah
oldu ve anlaşma gereği Mithat Paşa’yı sadrazam olarak atadıktan beş
gün sonra Anayasa ilan edildi.
MARX’I COŞTURAN MUHAMMED’İN YİĞİTLERİ
Bugün İslamcı kesim, 1876 Devriminden hiç hazzetmiyor. Ancak Marx,
o devrimcilerden “Muhammed’in evlâtları” diye söz ediyordu.
Marx’ı coşku içinde Doğu Sorunu’na yönlendiren Türk köylüsü ve
devrimcileri idi. Avrupa’da devrim inişe geçerken, Asya, büyük
devrimci yükselişin işaretlerini vermeye başlamıştı. Marx’ın da
gözü artık Çin, Rusya ve Türkiye’deydi.
Marx, Türk halkındaki devrimci cevheri gördüğü için olmalı, Kırım
Savaşı sırasında Türkçe ve Arapça öğrenmeye niyet etti. Bunu yakın
arkadaşı Wilhelm Liebknecht’in anılarından öğreniyoruz.
AVRUPA’DAKİ EN YETENEKLİ VE EN AHLÂKLI
KÖYLÜ
Marx, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Türk köylüsünün
devrimci yeteneğini hayranlıkla ifade ediyordu. 1876 yılında
Osmanlı Devletinin Bulgar ayaklanmasını şiddetle bastırmasına
karşı, Avrupa basınının çıkardığı gürültüyü, “Hıristiyan farfarası”
olarak niteliyor ve Türkiye’nin yanında yer alıyordu.
Marx, 4 Şubat 1878 günü arkadaşı Liebknecht’e yazdığı mektupta,
“Türk köylüsü ve Türk halkı” için, “Avrupa’daki köylülüğün ve
halkın kesinlikle en yetenekli ve en ahlâklı temsilcilerinden biri”
diye övgüyle söz ediyordu.
Marx ve Engels, Mithat Paşaların ve Namık Kemallerin önderliğinde
gerçekleşen 1876 Demokratik Devrimini “Doğu’daki devrimlerin bir
örneği” olarak izlediler. Türkiye’deki öğrenci hareketindeki
devrimci cevherin altını çizdiler. Böylece Genç Türk
devrimciliğinin tarih sahnesine çıkışını daha o zaman gördüler.
Osmanlı Devletinin Rusya’ya karşı mücadelesinin nesnel olarak
Avrupa’daki devrimci birikimi harekete geçirecek bir işlevi
olduğunu belirlediler. Mithat Paşa’nın dayandığı demokratik
güçlerin laik temelli eşitliği savunan bir iktidar mücadelesi
verdiğine dikkat çektiler.
ATATÜRK DEVRİMİ ÖNGÖRÜSÜ
Marx, Türk köylüsünün erdemlerine işaret ederek, bir bakıma Türk
Devriminin toplumsal dinamiğini saptamıştı. Bu açıdan Marx’ın 40
yıl önceden Kemalist Devrimin haberini verdiğini söyleyebiliriz.
1877 yılında “Muhammed’in evlâtları” diye nitelediği Türk
Devrimcileri, 1908 Hürriyet deviminden sonra Mazlum Milletlerin ilk
İstiklâl Savaşını ve Atatürk Devrimini başarmışlardı. Marx’ın Türk
köylüsüne hayranlığını hayat doğruladı. O köylü, 1914’ten 1922’ye
kadar İstiklâl Savaşının temel gücü oldu. Atatürk’ün “Köylü
memleketin efendisidir” saptaması, bir bakıma Türk Devriminin
iktidar parolasıydı.