Türkiye’de herkes görüyor ama CHP ile İyi Parti yöneticileri üzerini örtmeye çalışıyor: “Millet İttifakı” CHP-HDP-İyi Parti ittifakıdır, gerçek budur.
PKK’NIN SİYASÎ UZANTISI İLE İTTİFAK
İyi Parti’nin Manisa Milletvekili Tamer Akkal, “Terör örgütü
PKK’nın siyasî uzantısı olan” HDP’nin Millet İttifakını
desteklediğini açıkladı ve partisinden istifa etti.
Aydınlık’ın alt başlığında HDP’yi “Terörle bağlantılı bir parti”
diye nitelediği yazıyordu. Oysa Sayın Akkal, daha açık bir ifadeyi
yeğliyordu: “PKK’nın siyasi uzantısı”.
Evet HDP adını taşıyan parti, PKK’nın siyasî uzantısıdır, PKK’nın
bir parçasıdır. Ve şu anda CHP ve İyi Parti, PKK ile ittifak
halindedir. Bu ittifakın tarihçesine girecek değiliz, ama geldiği
yer ortadadır. PKK ile ittifak, CHP’yi de İyi Partiyi de kemiriyor
ve parçalıyor.
TÜRKİYE DÜŞMANI CEPHE
HDP/PKK ile ittifak, herhangi bir siyasal işbirliği değildir. CHP
ve İyi Parti, Mehmetçiğe kurşun sıkan, ABD emperyalizminin
güdümünde Türkiye’yi bölmek için savaşan PKK ile el ele verdiler.
Açıkçası Türkiye düşmanı bir cepheye katıldılar. Bu ittifakı “AKP
karşıtlığıyla” haklı gösterme çabasındalar. Oysa AKP’ye değil,
Vatan Savaşına muhalefet ediyorlar. AKP’li olmayan vatandaşları,
PKK ile aynı cephenin içine çekme gayreti içindeler. Böylece
ABD’nin başında bulunduğu cephede PKK terör örgütüne hizmet
ediyor.
DIŞ CEPHEDEKİ DÜŞMAN MEVZİLENME
CHP ve İyi Parti, yalnız iç cephede değil, dış cephede de Türkiye
düşmanı mevzideler.
ABD’nin Suriye’den çekilmesini istemiyorlar, “O zaman Rusya ve
İran’ın etkisi genişler” diyorlar. PKK’yı koruyan gücün bölgede
kalmasından yanalar.
Doğu Akdeniz’de “İsrail ve ABD’nin enerji denkleminden
ayrılmayalım” diyorlar. ABD, İsrail ve Yunanistan’ın Türkiye’yi
hedef alan deniz tatbikatlarına ses çıkarmıyorlar. Böylece
Türkiye’yi iki cepheden tehdit eden ABD planı içinde
konumlanıyorlar.
Türkiye ile Çin’in arasını açmak, böylece Türkiye’yi ABD ve İsrail
karşısında yalnızlaştırmak için, Meclise “Çin zulmünü araştırma”
önergeleri veriyorlar, CIA’nın yönettiği ve Birleşmiş Milletler’in
terör listesinde olan “Doğu Türkistan İslamî Harekâtı” adlı
Mehmetçiğe kurşun sıkan yobaz terör örgütleriyle birlikte Çin’e
karşı gösteriler düzenliyorlar..
Venezuela’da yine ABD güdümündeler. Maduro’yu diktatörlükle
suçlayarak ABD’nin askerî müdahalesine çanak tutuyorlar. Rusya,
İran ve Suriye yönetimlerini de diktatörlükle suçlayarak, ABD’nin
psikolojik savaş memurluğunu yapıyorlar.
CHP ve İyi Parti, Fırat Kalkanı, Afrin ve en son Doğu Fırat
harekâtlarına karşı ABD ve PKK ile aynı cephede tavır aldılar.
“Türk Ordusu Ortadoğu çamuruna batar” dediler, “Tayyip Erdoğan
tosuncuklarını yollasın” diye Mehmetçiğin moralini bozmaya yönelik
psikolojik harekâtlara alet oldular.
HİZİP KAVGASININ ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ
CHP ve İyi Parti içinde hizipler kurarak, hizip savaşları vererek
çözüm arayışında olanlar var. Piyasaya en son sürülen görüş,
CHP’nin 10 Haziran Hareketinin eline geçtiği saptamasıdır. Bu
görüşte olanlar, “CHP’yi 10 Hazirancılardan kurtarma” programıyla
sahne alıyorlar. Ancak kendileri de Neoliberal ve HDP Dostu.
Bakıyoruz CHP ve İyi Parti’deki hizipler içinde, emperyalizme karşı
programı olan yok. HDP’nin kapatılmasını isteyen yok. PKK Terör
Örgütüne karşı mücadele eden yok.
CHP ve İyi Parti’deki sözde muhalifler, programı olmayan hizip
kavgasıyla uzun yıllardan bu yana çıkmazları yaşıyorlar. Hangi
hizibe bakarsak bakalım, CHP ve İyi Parti’de vatansever ve
Atatürkçü bir çözüm yok.
CHP VE İYİ PARTİ İFLAH OLMAZ
Artık CHP’liler ve İyi Partililer de, Partilerini savunmuyorlar. Bu
Türkiye düşmanı mevzilenmenin sorumluluğunu Parti yönetimlerinin
üstüne yıkarak kendilerini savunmaya çalışıyorlar. İyi niyetliler
ama gerçekçi değiller.
Bu partilerin içinde seçim başarısızlığından yararlanarak hamle
yapma planları içinde olanlar var ama, onların bağımsızlıkçı ve
halkçı denebilecek bir hedefleri yok.
CHP ve İyi Parti’nin düzelmesi için platformlar kuruluyor,
toplantılar yapılıyor, kulisler çevriliyor. Bu faaliyette
bulunanların onyıllardan beri oyalanmak dışında yaptıkları ve
yapabilecekleri bir iş yok.
CHP ve İyi Parti artık umutsuz vakalardır. Düzelmelerini, Atatürk
çizgisine girmelerini, vatansever bir konuma yerleşmelerini
beklemek, umutlu olmak değil, kendimizi aldatmaktır. Bu tutum,
Türkiye düşmanı cepheyi ayakta tutma gayretinden başka bir anlam
taşımıyor.