İnanç kimilerine göre tartışılamayan, kimilerine göre de çok yönlü, çok yaklaşımlı bir platformda değerlendirilmesi gereken bir kavram. ‘Felsefi Bir Sorun Olarak İnanma’ bu konuda bize geniş açılımlı bir malzeme toplamı sunuyor.
Başında şöyle bir ithaf var ‘Felsefi Bir Sorun Olarak İnanma’
adlı kitabın: “Editörlüğünü yaptığı bu sayının basılmış halini
görmeyen değerli hocamız Uluğ Nutku’nun anısına saygıyla...”
30’a yakın yazar bu kavramı inceliyor. İlk yazı İonna
Kuçuradi’nin.
‘Yaşantı ve Eylem Belirleyicilerinden Biri: Kişilerin İnançları’
adını taşıyor ve şöyle başlıyor:
“Yaşantı... Kişi ile kişi ilişkisinde değerlendirilenin
değerliliğini-değersizliğini belirleme adımının değerlendiren
kişideki karşılığı, bir yaşantı olarak karşımıza çıkar. Yapılan her
değer atfetmeden önce, her doğru-yanlış değerlendirme ve değer
biçmenin de hemen arkasından, değerlendiren kişi bir şeyler yaşar.
Bu yaşadığı, yalın bir yaşantı, çoğu zaman da karmaşık bir
yaşantıdır.”
Doğan Özlem’in yazısı ‘Kant’ta Felsefe-Din ve Felsefe-Devlet
İlişkisi Üstüne’ adını taşıyor.
Veli Urhan’ın ‘Kant ve Gazali’de Akıl-İnanç-İrade İlişkisi’
yazısındaki ilk cümle şu: “Akıl, inanç ve irade arasında bir
ilişkinin bulunup bulunmadığı hakkındaki problemi tartışırken
merkeze alınması gereken kavram, inanç kavramıdır.”
Emel Koç, ‘Kendini Gerçekleştirme Sürecinde İnanç/İman: Bir Model
Olarak Gabriel Marcel Felsefesi’nde inanç kavramının çeşitli
sözlüklerdeki anlamını sıralıyor, sonra da bunun kapsama alanını
irdeliyor.
Gündelik dilde
imanın anlamı
Ahmet Soysal, ‘İnanma Konusu’nda iman için şöyle diyor: “Gündelik
dilde inanma, en çok iman anlamında kullanılmaktadır. İman ya da
inanç, dini inanmadır.”
Mehmet Akif Tutumlu...