İZMİR dünyadaki 150 kenti kapsayan rapora göre konut fiyatlarının en fazla değer kazandığı şehirlerden biri oldu.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Boston’da fiyatlar yüzde 14.8,
Washington’da yüzde 12.2, Los Angeles’ta yüzde 13.4, New York’ta
yüzde 12.3, Miami’de yüzde 12.2 ve San Francisco’da yüzde 12.1
artıyor; İzmir’de ise yüzde 33.9...
Avrupa başkentlerinde Paris’te yüzde 6.3, Berlin’de yüzde 5.9,
Londra’da yüzde 3.9, Lizbon’da yüzde 3.8 artış oluyor; İzmir’de
ortalama 30’ların üzerinde...
Ki;
İzmir’in bazı yerlerindeki artışın bu oranın çok üstünde olduğunu
gözlemliyoruz.
Örneğin yarımadada fiyatlar kanatlanmış gidiyor.
Bazı bölgelerde yüzde 100’lerin de üzerinde artışlar yaşanıyor.
Bir ülkenin, bir kentin değer kazanması elbette güzel bir
şey...
Ama ben her zaman anormal gibi gözüken artışlardan çekinirim.
Çünkü dalgalanmaları yönetmek her zaman zordur.
Özellikle hafta sonları İzmir dışından gelenleri plakalarından
anlıyoruz.
Uzun hafta sonlarını değerlendirmek içi Türkiye’nin her yerinden
gelenler var.
Bu kentin ekonomik, sosyal hayatı için çok olumlu bir şey...
İstanbul da böyle bir yer...
Marka olmuş bütün şehirler aslında böyledir.
Barselona iyi bir örnek; her hafta yüz binler geliyor.
Kimi maç için, kimi sanat etkinlikleri, kimi
organizasyonlara...
Ama dediğim gibi bunu yönetebilmek de gerekir.
Kentlerin altyapıları kalıcı olmayan bu göçler için hazır
olmayabilir.
Bir de bu rakamlara yansıyan ilgi olunca kentin ulaşımından sosyal
hayatına kadar birçok detayı ele almamız lazım.
Bu fiyat artışları zaten görmekte olduğumuz ilginin yıllarca devam
edeceğini gösteriyor.
Pandeminin de etkisiyle bu artan ivme yeni iş planları, hibrit
çalışma modelleri, evden çalışma gibi hayatı değiştiren kurallarla
pekişecek.
Sadece İzmir’e değil; Batı Anadolu’ya ilginin devam edeceğini
görüyorum.
Ve Çanakkale’den Antalya’ya kadar olan geniş coğrafyayla ilgili
altyapıların yeniden gözden geçirilmesini öneriyorum.