KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı 2018’i resmi olarak Troia Yılı ilan etti, küresel ölçekte bir kültür ve turizm hamlesi başlattı.
Troia, her şeyiyle bunu hak eden bir yer...
Burayı özgün kılan, savaş ve mücadele ile barış ve hoşgörü
kültürünün eşsiz bir bileşimi olmasıdır.
Troia Destanı’nın beslediği kolektif ruhtan bahsedilir hep,
gerçekten de öyledir.
Çanakkale Savaşı’nda ve milli bağımsızlık mücadelesinde olduğu gibi
Anadolu tarihinin farklı dönemlerinde tekrar tekrar karşımıza bir
Troia gerçeği çıkar.
Troia, Büyük İskender’den Julius Sezar’a, Fatih Sultan Mehmet’ten
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e dünyaya yön veren, tarihin seyrini
değiştiren herkese ilham vermiş bir destandır.
2018 yılı Troia’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine girişinin
20’nci yıl dönümüne denk geldi. Üstelik Avrupa Parlementosu 2018’i
Avrupa Kültür Mirası Yılı ilan etti.
Ve bu yıl içinde de Troia Müzesi dünyaya kapılarını açmaya
hazırlanıyor.
Bu sayede Çanakkale’yi, Troia’yı daha çok insan tanıyacak.
Bu önemli değerin kıymetini bilmeli ve dünyaya anlatmalıyız.
Dev bir prodüksiyon
İzmir’e geliyor
ANADOLU Ateşi’ni sadece Türkiye değil, artık dünya biliyor. Tam
100 ülkeyi gezmişler, gösteri yapmışlar.
Şimdi de müthiş bir prodüksiyon için İzmir’e geliyorlar.
Anadolu Ateşi Dans Topluluğu’nun 3 bin yıllık efsaneyi doğu ile
batı kültürleriyle buluşturan Troya Müzikali, 6 Nisan Cuma günü
saat 21.00’de İzmir Halkapınar Spor Salonu’nda seyirciyle
buluşacak. Anadolu Ateşi gösterisi ise 7 Nisan akşamı yine aynı
yerde sahnelenecek.
Gösterinin İstanbul ayağı yapıldı.
Gidenlerden biliyorum, çok etkilenmişler.
Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan, “İlk dans öğretmenimiz
‘Mustafa Kemal Atatürk’e Saygı’ söylemiyle başlayan Troya Müzikali,
7’den 70’e 300’e yakın dansçı, 2 bin kostüm ve dev prodüksiyonla
izleyenlere keyifli anlar yaşattı” diyor.
3 bin yıllık efsane Troya Müzikali için büyük bir ekip
çalışmış.
150 adet ışık robot kullanılmış. 2 bin adet kostüm tasarlanmış. 12
bin metre kumaş kullanılmış. Provalar, aksesuarlar, kostümler,
çiçekler, mobilyalar...
Özetle dev bir prodüksiyon bizi bekliyor.
Ben de kaçırmak istemiyorum.
Hoşuma gitti
ANADOLU Ateşi, o gece bazı gençleri misafir edecek.
İstiyorlar ki, Troia’yı anlasınlar, bu destanı bilsinler, bu
birikimi kavrasınlar, Çanakkale ruhunu hissetsinler.
Yani hem sanat, hem de sosyal sorumluluk projesini
gerçekleştirecekler.
Bu fikir hoşuma gitti.
Büyük prodüksiyonlarda çocuklarımız, gençlerimiz davet
edilmeli.
Diğerlerinde de sivil toplum örgütleri, belediyeler bile destek
vererek gençlerimizi sanatla buluşturmalılar.
Hem sanata, sanatçıya katkıdır, hem de çocuklarımızın hayal
kurmalarını sağlayabilirler.