CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, geçen gün El Cezire
televizyonuna bir demeç verdi ve "Demokrasinin tanımını yeniden
yaptık ve dünyaya Müslüman nasıl siyaset yaparmış gösterdik"
dedi.
AKP’nin ilk iktidar yıllarında genel olarak Batı dünyasını
heyecanlandıran şey, bir İslam ülkesinde, kimliğini Müslüman olarak
ortaya koyan bir siyasi partinin demokratik yollardan iktidara
gelmesi ve demokrasiyi geliştireceğinin güvencesini vermesiydi.
Hatırlarsınız, o yılların tartışma konularından biri buydu: Bir
Müslüman ülkesinde, demokrasi yaşayabilir mi?
Bu soruya olumlu yanıt verenler ya da vermek isteyenler için AKP
deneyimi olağanüstü bir durumdu ve başarılı olursa bütün İslam
dünyasına da örnek olabilirdi. Heyecanla karşılanmasının nedeni
buydu.
Bugün geldiğimiz noktada, evet Cumhurbaşkanı haklı, demokrasinin
tanımı yeniden yapılmış durumda.
Ama bunun Batılı anlamdaki demokrasi ile pek bir ilgisi de yok.
Bir Batılı demokrasinin en önemli özelliği, ülkeyi yönetenlerin
hesap verebilir olmasıdır.
Bundan uzağız. Ülkeyi yönetenler şu anda uygun görmedikleri için
darbe girişiminin siyasi ayağı yani Cemaat’le iktidar ilişkisinin
geçmişi bile tartışılamıyor. Yine olmazsa olmaz bir başka özellik,
basın ve düşünce özgürlüğüdür.