Dört yıla yakın bir zamandır, bu köşede belli aralıklarla
işlenen temel konu başlığımız: Kamu Özel İşbirliği (KÖİ)
projelerinin, toplumun ekonomik refahını etkileyen kamu
kaynaklarına çıkardığı fatura.
3. köprü, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, 3. havalimanı, temeli
atılan Çanakkale Köprüsü.
AKP’nin Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yaptırdığı Hazine
garantili bu projelere dair sözleşmelerin halktan gizlendiğini,
şirketlere döviz üzerinden verdiği trafik garantilerinin getireceği
yükün, garantilerin bütçede gösterilmediğini sıklıkla ele
aldık.
Yanı sıra, Yap-Kirala-Devret (YKD) modeliyle yaptırılan Şehir
Hastaneleri.
Devlet ve üniversite hastaneleri borç içindeyken, Hazine arazisi
üzerinde özel sektöre yaptırılan 30’un üzerindeki yüksek
teknolojili, “beş yıldızlı otel konforlu”, devasa hastanelere
Sağlık Bakanlığı’nın kiracı olduğu şehir hastanelerini de öyle.
(Sadece Bilkent Şehir Hastanesi’ne 25 yılda ödenecek kira 23.4
milyar TL.
Her iki grup da yani YİD ve YKD modelleri, (artık verimsizliği
anlaşıldığı için doğduğu topraklarda terk edilmeye başlayan) Kamu
Özel İşbirliği (KÖİ) politikasının unsurları.
*** Sözü KÖİ projelerine dair önemli
gelişmeye getireceğim.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, dün Torba Kanun’un
görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda açıkladı: KÖİ projelerinde
Hazine’ce verilen garantilerden kaynaklanan ödeme tutarları, 2018
yılı bütçe tasarısında gösterilecek. Ağbal, bu haberi KÖİ projeleri
yapan firmalara sağlanacak vergi muafiyetine yöneltilen eleştiriler
sırasında verdi. Bakan Ağbal, 17 Ekim’e dek Meclis’e sunulması
gereken 2018 bütçe tasarısının yanı sıra, bir de Kalkınma Bakanlığı
ile birlikte -3-4 ay önce başlatılan- orta...