İşleri, kurumsal bazda makro verilere bakarak küresel
yatırımcıya yön çizmek olan derecelendirme kuruluşlarından siyasi
tahliller bekleyemeyiz.
Ancak bu, onların notlarını siyasi iklime bakarak verdikleri
gerçeğini değiştirmez. O nedenledir ki, arka planı ile içine
saklananlar Moody’s’in not düşürürken ilan ettiği gerekçelerin
kendisi kadar önem taşıyor.
Açıklanan gerekçeler şöyle:
- Yüksek boyutlu dış finansman ihtiyacına bağlı risklerdeki
artış
- Daha önce destekleyici nitelikteki borçlanma temellerinde
zayıflama. Özellikle büyüme ve kurumsal zayıflama.
Aslında Türkiye’nin dış finansman ihtiyacının genelde yüksek olduğu
hatırlanırsa, meselenin “risk” artışında düğümlendiği ortada. “Risk
artışı nereden çıktı?” sorusunu, biz değilsek bile en azından
ordusunu komşu ülkeye göndermiş bir iktidara mensup bakanların
sormaması beklenir. Normal şartlar altında tabii...
Gelelim ikinci gerekçedeki “kurumsal sağlamlıktaki zayıflama”ya. Bu
yoğunlaştırılmış ifadenin arka planında, küresel fonların yatırım
yaparken önemsediği temel ölçütler var.
“Hukuki güvenlik” bunların başında geliyor. Yatırımcı
ilişkilerindeki karşılığı basitçe şöyle: Başka bir ülkeye, paradan
para kazanmaya giderken, başına deyim yerindeyse saksı
düşmeyeceğini, beklemediğin kesintilerle, vergilerle, davalarla
karşılaşmayacağını önceden biliyor olmak.
Eskileri bir kenarda dursun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sadece
son birkaç gün içinde yaptığı açıklamalara, “hukuki güvenlik”
kapsamında bakalım:
- Merkez Bankası’nı kastederek “faiz indirimleri devam etmeli”
sözü.
- OHAL devam edebilir.
- OHAL ile normal zamanlarda yapamayacağımız şeyleri yapabilme
gücüne sahip olduk.
Peki Moody’sin “kurumsal sağlamlıkta zayıflama” gerekçesini
yazarken, bu açıklamaları hiç dikkate almadığını düşünebilir
miyiz?
Ya da başka türlü soralım: Bağımsızlığı için kanun çıkarılmış
Merkez Bankası’nın Cumhurbaşkanı’ndan adeta faiz talimatı aldığı
izlenimi doğuran bir ekonomi ortamına yabancı fonlar iç
rahatlığıyla gider mi?
Bir de portföy yatırımı değil de asıl üretim, istihdam ve kapasite
artışı nedeniyle en çok istenen doğrudan yatırıma bakalım.