Mühürsüz oy pusulasını legal çerçeveye oturtan (böylece şaibeli 16 Nisan referandumundaki şaibeyi zımnen teyit eden), aynı apartman sakinlerini farklı sandıklara dağıtma yetkisi veren, seçim çevresi kavramını sandığın konulduğu odaya dek daraltan, sandık kurullarında siyasi parti temsilcisini kaldırıp tamamını atanmış memurlardan oluşturan, yalnızca sandık kurulu yetkilisine değil vatandaşa da ihbar yoluyla polis çağırma hakkı veren “Cumhur İttifakı” TBMM Genel Kurulu’nda yasalaştı.
***
Haklı çıkmanın insanın keyfini ziyadesiyle
kaçırdığı durumlar vardır.
İki hafta önce, teklif Komisyon’a geldiğinde,
bu köşedeki yazıda şöyle bir paragraf yer aldı:
“Olağanüstü bir durum yaşanmazsa,
bugün görüşülmeye başlanacak kanun teklifi, CHP ile
HDP temsilcileri ne kadar itiraz ederlerse etsinler, ne
kadar aleyhte konuşurlarsa konuşsunlar, ne kadar
süreci uzatmaya çalışırlarsa çalışsınlar ve
bunların neticesinde ne kadar gerilimli ortamlar
yaşanırsa yaşansın, aritmetik üstünlükle Meclis’te
yasalaşacak. (...) Meclis çatısı altında ne kadar büyük
kavgalar, tartışmalar, laf atmalar, bu laf atmalardan
kaynaklı molalar, ara vermeler, ertelemeler yaşanırsa
yaşansın, en nihayetinde bu metin iktidar partisinin
aritmetik üstünlüğü ve hiyerarşik yapısıyla
yasalaşacak. Oyları ‘hayır’ bile olsa, ana
muhalefet partisinin Meclis’teki varlığı, gelinen
noktada anayasaya aykırı bu kanun teklifinin
yasalaşmasında araçsal bir işlevi kendiliğinden
üstlenmiş olacak.”
***
Tam olarak böyle oldu. Cumhur’u “eşittir
AKP+MHP seçmeni” olarak tarif etmiş olan bu teklif,
takvim/saat taktiği gözetilerek cumhurdan kaçırıldı. Aksine karar
alınmadıkça pazartesi günleri çalışmayan, (Meclis TV’nin de yayın
yapmadığı gün) TBMM Genel Kurulu emrivakiyle çalıştırıldı.
Milletvekilleri doğru düzgün bilgilendirilmeden, aralıksız 20 saat
çalışmaya zorlandı. İtirazlar işe yaramadı.
Salı günü görüşülse, Meclis TV’den Türkiye’nin
her yerindeki vatandaşların, gerekirse internetten de
izleyebileceği bu oturumu, canlı olarak izleme imkânı ortadan
kaldırıldı.
İzmir Milletvekili Musa
Çam’ın, “Cumhur ittifakını” eleştirirken
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın
vaktiyle MHP Genel Başkanı Bahçeli hakkında
telaffuz etmiş olduğu ağır ve nezaket dışı ifadeleri -Bahçeli’ye
“bizim hiçbir zaman saygıda kusur etmediğimiz”
ifadesini kullanmasına rağmen- hatırlatması, fiziksel şiddete ramak
kalan olaylara yol açtı. Herkesin hatırlayacağı kadar kısa bir
zaman önce, birbirleri hakkında demediklerini bırakmayan yeni
ortakların, bu sözlerden birinin kürsüden hatırlatılması
karşısında, itiş kakışlara varan tahammülsüzlüğü, ittifakın nasıl
bir zeminde durduğu konusunda çok şey anlatıyor.
***