Olağanüstü Hal (OHAL), anayasada karşılığı
olan bir rejim. Aynı anayasa, OHAL’de çıkarılan kararnamelere dair
Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) dava açılamayacağını
söylüyor.
Fakat bu anayasal çerçeve, yürütme organına
OHAL dışına çıkan kurallar getirme hakkı vermiyor. Çünkü aynı
anayasa, bir hakkın kötüye kullanımını da
yasaklıyor.
Diğer anlatımla, eğer bir OHAL KHK’si; OHAL
koşullarının dışında, üzerinde, onu aşan kurallar getiriyorsa bu
hal onu OHAL KHK’si olmaktan çıkarır.
Yani darbe şüphelilerinin daha hızlı
yargılanarak hızlı sonuç alınması amacıyla çıkarılan OHAL ile
devasa bir kamu bankasını, ne yaptığı belli olmayan bir fon
şirketine devredemez, bir öğretmeni sırf partili değil diye ihraç
edemezsiniz.
AYM 25 yıl önce tam da bu hukuksal yaklaşım
ışığında, OHAL KHK’lerinin denetlenebileceğine karar vermişti.
Gerekçelerinden biri, OHAL KHK’si ile yasa değişikliği
yapılamayacağıydı.
Malum, içtihatlar, hukukun temel kaynaklarından
biri. AYM’nin bu kararı, siyasi iktidarların OHAL’e rağmen, hukuk
devletinin asgari çerçevesinden demokrasinin özünden
uzaklaşmamasının garantisi
niteliğindeydi.
Ta ki 15 Temmuz darbe girişimine
dek.
AYM darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL
KHK’lerinin iptali için yapılan başvuruda, içtihadını değiştirerek,
bu KHK’lerin denetlenemeyeceğine
hükmetti.
Keyfi süreçteki
payı