Vietnam, Kamboçya, Grenada, Filipinler, Endonezya, Afganistan,
Latin Amerika, Irak, Libya, Suriye... Eksiği var fazlası yok.
Bunlar, ABD yönetimlerinin onlarca yıldır çeşitli sebeplerle askeri
müdahalelerde bulundukları ülkeler. Yaratılmış insani yıkımının
haddi hesabı da yok.
Hal böyleyken Obama yönetiminin BM Daimi Temsilcisi Samantha
Power’ı Güvenlik Konseyi toplantısında, “Halepçe, Ruanda,
Srebrenika ve şimdi de Halep, dünya tarihinde modern kötülüğü
tanımlayan olaylar arasında yer alacak” seçmece laflarını işitince,
bu ülkelerden enstantaneler aklıma düşüverdi. Power’ın Rusya,
Suriye ve İran’ı işaret ederek “Utanmıyor musunuz” sorusunu, bizzat
suratına yöneltmek için dayanılmaz bir istekle dolup taştım.
***
Power böyle konuşuyor, zira sivil desteği yok denecek kadar
zayıf, zoraki ve aslında ‘inorganik’ bir isyan yüzünden ilkin
‘hain’ damgası yemiş 5 bin yıllık tarihi bir şehir ve ahalisi, 2012
yazından beri ilk kez savaştan kurtuluyor. ABD yönetiminin Körfez
monarşileriyle birlikte yatırım yaptığı, Batı medyasının ‘ılımlı
olup olmadıklarına bir türlü karar veremediği’ El Kaide kolu Nusra
Cephesi (cilalı ismiyle Fetih Şam) ve açık ittifak halindeki
gruplar, Halep’te yenildiler.
Maalesef bu korkunç savaş Halep’le bitmeyecek. Ortadoğu’ya ekilen
virüs de canlı. Lakin Halep, kuvvetle muhtemel ki, bir paradigma
dönüşümünün başlangıcına işaret ediyor. Bu sebeple twitter’dan bir
gazeteci dostumun yazdığı gibi ‘kestikleri kafalarla top
oynayanların yarattıkları trajediden bahsetmeyen’ Power gibileri,
Halep’te ağlamaklı. Bu sebeple aylarca sustuktan sonra cihatçıların
‘sivilleri kalkan yaptıkları, çıkmaya çalışanlara ateş açtıkları’
eleştirilerini yapmak zorunda kalan BM’den başkalarının tuhaf
raporları aktarılmakta.
***
En iyimser ifadeyle ‘talihin azizliği’, lakin Halep’te sonu
Rusya ile Türkiye’nin müzakereleri getirdi. Bu sayede militanlar ve
ailelerinden oluşan 5 bin civarında kişi dün tahliye edildi. Kesin
sayı henüz meçhul. 250 binler henüz ortada yok. Ancak bu konuda
başlatılan ve neredeyse “Çocukları lokma lokma yapıp kazanlarda
kaynatıyorlar” türevi akıl almaz kampanya insanı afallatıyor.
Muhaliflerin Batı medyasıyla organize yürüttüğü kampanyada
yalanlarla yarattıkları güvensizlik, sıradan ve düzeltilen türden
sosyal medya hataları da değil.
Siyasal İslamcılar niçin Batı düşmanıdır, doğrusu anlamak zor. Oysa
en büyük alıcıları onlar. ‘Yüksek gazetecilik standartlarına sahip’
Batılı muhabirler, üç gündür çılgınlar gibi doğrulatılmamış görüntü
ve bilgi yayıyor. Aralarından video klipleri, Pakistan’da çekilmiş
yahut IŞİD ile ÖSO’cuların kapışmaları dahil bir sürü eski
görüntü...
Batılılar elbette yitirilmiş bir savaşın kanlı insani
tezahürleriyle hakikatte ilgilenmiyorlar. Haberlerini ‘Halep düştü’
diye vermeleri de, binlerce yıllık antik Palmira kenti yeniden
IŞİD’in eline düşünce ‘Palmira düştü’ yerine ‘IŞİD Palmira’da
kontrolü yeniden sağladı’ demeleri de gayet politik. Batı
medyasının mensupları için El Kaide kendi memleketlerinde ‘tehdit’,
başkalarının memleketinde ‘değil’.