Donald Trump’ın ABD başkanı olarak görevine başlamasıyla, dünya çapında “büyük belirsizlik” dönemi de açıldı. Trump salt liberal Amerikan dünyasını al-tüst etmedi. Herkesi şaşırtan küreselleşme karşıtı, korumacılık ve ulusçuluk yüklü mesajları bir yanda; seçtiği ekibin yarattığı kimi tezatlar öte yanda... Bunları, retoriğini hayata geçiremeyeceğine yoranlar eksik değil. Ancak işin ciddiyetinden hareket edenler artıyor. Özellikle Transatlantik hattında...
***
Şu işe bakın ki, Trump’ın pek yakında Rusya
lideri Putin ile “Yalta
tipi” bir zirvede buluşacağı rivayetleri varken, Transatlantik
hattında durum parlak bulunmuyor.
İlk alarm zilleri ABD Başkanı’nın geçen hafta alenen hedef aldığı
Almanya’dan çalındı. Şansölye Angela
Merkel “popülist” retoriği eleştirip sakin dursa
bile, danışmanları Donald Trump’ın “bir başkan gibi
davranacağını beklemekten vazgeçtiklerini” fısıldayıverdi.
Danışmanlar, “Trump yönetimiyle iletişim kanalları
açamadıklarını” belirtip, “Amerikalılar ve dünya
seçtikleri Trump’ı bulacaklar” saptamasını yaptı.
Büyük Koalisyon’un Sosyal Demokrat Başbakan
Yardımcısı Sigmar
Gabriel açıkça “Trump yönetimi altında zor
zamanlar geçireceklerini” söyledi. Dışişleri
Bakanı Frank-Walter
Steinmeier mevzuyu “Trump’ın seçilmesiyle eski
20’nci yüzyıl dünyası tamamen sona erdi” diyerek
koyup “küresel siyasette her şeyin risk altında
olduğunu” belirtti.