Akdeniz’in doğusundaki ‘minyatür Ortadoğu’ misali duran Lübnan’ın tepesinde yine kara bulutlar dolanıyor. Suriye ve Irak’ta tarihi mağlubiyeti tatmakta olan ABD’nin başını çektiği Sünni blok, öyle görünüyor ki, çatışmaların seyrini değiştirecek hamleler peşinde. Hedef tahtasında İran’ın bulunduğu herkesin malumu olan bu hamleler için yine ‘Lübnan kurgusu’ devrede.
***
Çarşamba yazısında Suudi Arabistan’ın
veliaht prensi Muhammed bin
Salman’ın rakip prensler, eski ve yeni bakanlarla
varlıklı işadamlarını tasfiye girişiminin arkasındaki unsurları
aktarmıştık.
Bütün dünyanın gözünü Riyad’a dikilmeden hemen önce pek tuhaf bir
gelişme oldu. Suudi kraliyeti, kendisine göbekten bağlı Lübnan’ın
Başbakanı Saad Hariri’yi özel
jetle Riyad’a ‘çekip’ istifa ettirdi.
Suudi pasaportlu Hariri, el Arabiya’da duyurduğu ve kendi yazdığı
hayli şüpheli istifa açıklamasında, Hizbullah ve İran’ı hedef
seçti. Lübnan ordusu ve istihbaratı bihaber olsa bile, Hariri,
2005’te gizemli bir suikasta kurban gitmiş babası gibi bir akıbete
uğramaktan korktuğunu savundu.
Ardından Suudilerin koyu mezhepçi Körfez İşleri Bakanı
Samir el Sebhan’dan ‘şeytan’ diye andığı
‘Hizbullah’ın devrileceği’ ve ‘çok şaşılacak
gelişmeler olacağı’ çıkışı geldi. Sebhan, Lübnan’a
tehdidini “Hizbullah’ın saldırganlığından ötürü Lübnan
hükümetine Suudi Arabistan’a savaş ilan etmiş
hükümet muamelesi yapacağız” sözleriyle
somutladı.
***
Bu tehditler Lübnanlılara hiç yabancı değil.
Suudiler, 2016 Şubatı’nda Lübnan’a 4 milyar dolarlık yardımı
gerekçesiz iptal etmiş, Körfez İşbirliği Konseyi Hizbullah’ı
“terör örgütü” listesine koymuştu. Suudilerin Trablus ve
Sayda’daki sığınmacı kamplarındaki Sünnilerden Selefi militanlık
devşirme planları da ortaya saçılmıştı. Hesap Beyrut’taki
Şii-Hıristiyan ittifakını kırmaktı. Tutmamıştı.
Bugün de Lübnanlılar manzarayı şaşkınlıkla izliyor. Hariri’nin
Riyad’a ‘götürülmeden’ önce İran’ın dini liderinin
danışmanı Velayeti’yi ağırlayıp ülkesine
katkılarından ötürü teşekkür etmiş olması şüpheleri katlıyor.
Nitekim Cumhurbaşkanı Michel Aoun, Hariri’nin
başka bir ülkede ilan ettiği istifasını yok saydı. Şii Emel
hareketinden Meclis Başkanı Nabih Berri ile
birlikte başbakanın dönmesini beklediklerini belirtirken,
“Eğer dönmesine izin verilirse..” diye ekledi.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Hariri
vakası için ‘Suudi çılgınlığı’ dedi, Lübnanlıları
birlik içinde olmaya çağırıp “savaşın Lübnan’a gelmesinin
kaçınılmazlığını” dışladı.
***