Amerikalılar Irak’ta yarattıkları kaosu
yönetmekte zorlanır hale geliyor. Yıllardır destekledikleri
Kürtleri yalnız bırakıp federal yönetimden yana ağırlık koymak
zorunda kalırken İran’ı dizginleme hırsı Irak siyasetini
belirlemekte. Esasında Amerikalılar ‘şişeden çıkmasına yol
açtıkları cinlerin’ peşinde koşmakta.
Bir haftalık son Bağdat ziyaretimde en çok
kovalanan cinleri daha yakından görme fırsatı buldum. Şu günlerin
en tartışılanı, Haşdi Şaabi’yi (Halk Seferberlik
Güçleri).
***
Haşdi Şaabi, IŞİD’le savaşın ilk günlerinde
nüfusun yüzde 65’i bulan çoğunluğunu Şiilerin oluşturduğu Irak’ta,
Ayetullah Ali Sistani’nin
çağrısıyla başbakanlığa bağlı kuruldu, Irak bütçesinde payı ve
parlamento onayı eşliğinde Irak ordusu ve federal polisle eşgüdüm
halinde savaştı. Bu yüzden her savaş sahnesinin
‘kazalarının’ ötesinde devlet dışı ‘paramiliter
güç’ olgusuyla uyuşmuyor. Iraklılar Haşdi’yi gayet
‘yerli-milli’ görüyorlar. İçinde İran’la bağlantılı
Hadi el Amiri’nin Bedir birliği yahut Kataib
Hizbullah’ın bulunması, onlar için İran’la özel ilişkinin
yansıması. 120 bin milislik Haşdi, nüfusu yansıtıyor. İçinde 20 bin
Sünni milisin yanı sıra bölgelerine göre Ezidi, Hıristiyan, Şabak,
Türkmen Haşdi birlikleri var.
Hem IŞİD’le savaşta kazanılan cepheler, hem de
son olarak IKBY ile tartışmalı bölgelerin federal kontrole alınması
Haşdi’nin gücünü katlamış. Yerel Haşdi önde gelenleri 2018
parlamento seçimlerinin parlayan yıldızları. ABD, Başbakan
Abadi’ye baskı yaparak bu milis gücünü dağıtıp
Irak ordusuna almak gayretinde.
***
ABD’nin en takıldığı isim Haşdi lideri
Cemal Cafer İbrahim, nam-ı diğer
Ebu Mehdi el Muhendis.
Amerikalılar ‘Irak’ın istikrarını tehdit edenler’
listesinde tuttukları Muhendis’i artık ‘terörist’ diye
anar oldu. Yani müttefiklerinin danışmanının siyasi liderliğini
yaptığı milis gücünün askeri komutanını. Tabii sebep İran’la
bağlantıları.
Muhendis, Irak Kürdistanı’nı adeta yıkan son
süreçte Kürt milliyetçilerinin de hedefi. Biraz ironik zira kendisi
İran-Irak savaşının sonundaki vahşi Halepçe katliamında
vurulanlardan. Enfal’e tanıklık etmiş, Saddam’la
mücadelede Kürtlerle eski dostlukları var.
Şiilerle Kürtler Amerikan işgalinin ironik
biçimde kazananlar cephesinde yer alırken, Irak’ın hem
ortaklaştırdığı, hem ayırdığı bileşenleri. Kürtler kendi
devletlerini inşa ederken Şiiler eski Sünni ‘efendilerle’
tutuştukları kanlı mezhepçi savaştan galip çıktı. ABD işgalinin
sona erdiği 2011’den itibaren iç tartışmalara gömülüp komşu
Suriye’deki kargaşayı izlerken, 2014 Haziran’ında IŞİD ayazına
tutuldular. Neredeyse Bağdat elden gidiyordu. Ama üç yıl sonra
bugün savaşın kazananları olarak Kerkük’ten Sincar/Şengal’e Musul
ve Neynova gibi Türkmen, Sünni Arap ve Hristiyanların toprakları
dahil federal yönetime aldılar.
***