Diyarbakırlı’nın kolunu kanadını kırmışlar, ruhunu didik didik
etmekteler. Geçen hafta Diyarbakır’da tabanlarım şişene kadar
şehrin dört bir yanında dolaşıp önüme gelenle konuştum. Dilimde en
ters sorularla… Aldığım yanıtlar ve izlenimlerimi bu hafta
Cumhuriyet’te paylaşacağım.
Bu girişim, Batı’dan bir grup gazeteci arkadaşla
örgütlediğimiz “haber nöbeti”nin parçası. Bölgede
mesleklerini icra ederken kafalarına silah dayanan, bodrumlarda
sıkışıp kalan, GBT’leri kontrolden geçen, her daim gözaltı
tehlikesi yaşayan, görüntüleri silinen; kısacası her türlü baskı ve
sindirmeyle karşı karşıya kalan meslektaşlarımızla dayanışma için
tutuyoruz haber nöbetlerimizi. Meslektaşlarımızla sahaya iniyoruz.
Ben IMC TV’den Faruk Balıkçı ve
kameraman Gökhan Çetin ve
DİHA’dan Vedat Dağ ve Aziz
Oruç ile çalıştım. Çalışmalarımızı Twitter
üzerinden@haber_nobeti isimli bir hesapla paylaşıyoruz,
bölgeden izlenimlerimizi de çalıştığımız kurumlardan ve
https://habernobetim.wordpress.
com/2016/02/20/radyo-vericisi-kurtcedeyim-
haber-notlari-semra-celebi/ adresli blogdan yayımlıyoruz. Haber
nöbeti sürecek, alanlarında ünlü/ünsüz pek çok meklektaşımız nöbet
için sıra beklemekte.
***
Tunus’tan Kahire’ye, Bingazi’den Şam’a son beş yılda altüst oluş yaşamış pek çok coğrafyayı dolaştım. Memleketime her dönüşte bir “oh” çekmişliğim vardır. Diyarbakır dönüşü “yüreğim karardı”. Arap ellerinde gördüğüm “şehir savaşı” bu sokaklarda. 1990’lardaki gibi dağda bayırda değil. Sur’un kapatılmış mahallelerinden sık sık patlama sesleri yükseliyor, tüm şehre yayılıyor. TOMA’lar, Akrepler, Kirpiler kol geziyor. Ahali çaresiz, bitap.