RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkan Yardımcısı Murat Ellialtı, 2009’dan bu yana kavgasını verdiğim bir konuyu gündeme getirmiş...
Medyada yer alan uyuşturucu haberlerinin dili değişmeli
diyorum.
Bu konuyla ilgili ilk yazıları 2009’da yazmışım...
Neden uyuşturucuların adı bonzai, extacy gibi sevimli ve sempatik
olur hiç düşündünüz mü?
Kullanıcıyı daha kolay cezbedebilmek için...
Adı ürkütücü olan bir uyuşturucuyu kim kullansın?
Dikkat edin uyuşturucuyla ilgili diğer tanımlar da hep yüceltici ve
sempatiktir...
‘Altın vuruş’ ne demektir ya, bunu yaptığında ölüyorsun ama adı
altın vuruş, ne sempatik...
Yıllarca medya kullandı bu tabiri, ‘yapmayalım, yerine ölüm vuruşu
diyelim’ diye kaç yazı yazdım...
Uyuşturucu baronları...
Ne demek ya?
Gencecik insanların hayatını karartan uyuşturucu tacirlerine
soyluluk unvanı veriyoruz...
Avrupa soyluluk hiyerarşisinde en alt basamak şövalyedir, sonra
baron gelir, vikont, kont olarak devam eder...
Baron Fransızca’dır, İngiltere’deki karşılığı Lord...
Uyuşturucu lordları diyoruz biz milleti zehirleyenlere, ocakları
söndürenlere, yok bir de yakalarına nişan takalım bari...
İşte benim anlatmaktan yorulduğum bu konuyu RTÜK yetkilisi Murat
Ellialtı gündeme getirmiş.
“Radyo televizyon yöneticileriyle bir araya gelip uyuşturucuyla
ilgili haberlerde ortak bir dil oluşturulmasını talep etmeliyiz”
diyor...
Yerden göğe kadar haklı, kendisine teşekkür ediyorum.
Baronlar, altın vuruşlar, özendirici uyuşturucu isimleri medyanın
dilinden temizlenmeli...
Sadece televizyonların değil, gazetelerin de...
RTÜK bu konuyu ciddiyetle ele almalı ve bir an önce hayata
geçirmeli.
Uyuşturucu ancak topyekun yapılacak bir savaşla yenilebilecek bir
illettir.
AVM’lerde itfaiye denetiminde yangın tatbikatı zorunlu olmalı
Rusya’nın acısından ders çıkaralım
Rusya’da AVM’de çıkan yangında
41’i çocuk 64 kişi öldü...
Çocukların sinema salonundan ailelerine attığı mesajlar yürekleri
parçaladı. Allah hiçbir ülkeye böyle acılar göstermesin.
Faciadan sonra ortaya çıktı ki, önlemler yetersizmiş, yangın
merdivenlerine açılan kapılar kilitliymiş, yangın alarmı
bozukmuş...
Binanın çalışma ve güvenlik sertifikası rüşvet verilerek alınmış.
Biz de malum, AVM kültürünü seven bir millet olduk artık. Çoluk
çocuk AVM’lerden çıkmıyoruz. Türkiye’de irili ufaklı olmak üzere
toplam AVM sayısı 400’e yaklaşmış durumda...
Hayata geçecek yeni projelerle bu rakamın 2019’da 450 olması
bekleniyor...
Peki her gün yüz binlerce kişinin girip çıktığı bu AVM’ler yeterli
şekilde denetleniyor mu?
11 çocuğun öldüğü Aladağ yurt yangınının acısını unutmadık.
Yangın merdiveni kapıları kilitliydi...
AVM’lerde durum ne peki? Büyük, marka AVM’lerin denetlendiğini,
kontrollerin yapıldığını tahmin ediyoruz da küçük, kendi halinde
AVM’lerde durum ne?
Allah korusun Rusya’daki gibi bir yangının benzerini bizdeki
AVM’lerin ne kadarı can kaybı olmadan atlatabilir...
Sinema salonlarının çıkışları, kafelerin kapıları, yangın
merdivenlerine giden yollar arada denetleniyor mu?
Rusya’daki yangın bizim AVM’lere ders olmalı, işi sadece
belediyeye, zabıtaya bırakmamalı...
AVM yönetimleri kendi içlerinde çok sıkı denetim, hatta yangın
tatbikatı yapmalı...
İtfaiyeyle ortak yangın tatbikatlar, AVM’ler için zorunlu hale
getirilmeli.
Çok iyi fikir
Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in
“Ailecek Şaşkınız” için yaptıkları tanıtıma bayıldım.
Bir sinema salonuna gitmişler, film afişlerinin bulunduğu ekranda
canlı görüntüleri yayınlanıyor.
O ekrandan bilet kuyruğundaki seyirciye laf atıyorlar, “Şişt beyaz
çantalı, hangi filme bilet alacaksın” falan diyorlar... “Biraz
yaklaşsana ekrana sohbet edelim” diyorlar.
“Bizim filme gitsene” diye millet takılıyorlar.
Çok zekice farklı ve yaratıcı bir tanıtım kampanyası...
O sırada satacakları ekstra 20-30 bilete ihtiyaçları yok ama hem
sinemaya ilgiyi artıracak, hem filmin konuşulmasını sağlayacak bir
PR çalışması bu...