Sedat Doğan önce gazeteci Esin Övet’in, sonra Işın Karaca’nın eşi
olarak magazin dünyasında tanınmıştı.
Bu hırsızlık olayı yaşanmadan daha yaz başında Brezilya’da başına
bir şeylerin geleceğinin sinyalini vermişti Sedat Doğan...
Bizim ekipteki arkadaşlardan bile maddi yardım istemiş ve
Brezilya’da çok zor günler geçirdiğini anlatmıştı.
Hatta daha da ileri giderek “Bu dünyada yapmam gereken bir şey
kalmadı. Sadece kızımı çok özledim... Onu görmek istiyorum. Ya
hırsızlık yapacağım ya intihar edeceğim. Brezilya’da fotoğrafçılık,
yönetmenlik yapıyorum. Almam gereken paraları alamadım. Çok zor
durumdayım. Artık intihar etmek istiyorum” demişti...
Bunu söylediğinde yaz başıydı...
O görüşmede bize annesinin kendisiyle konuşmadığını, Sao Paulo’da
bütün eşyalarının çalındığını anlattı:
“Acil paraya ihtiyacım var, dışarıda kaldım. Bir arkadaşımda
kalıyordum ancak o Arjantin’e döndü ve evini kapattı. Çalışmıyorum
ve yaşamak için paraya ihtiyacım var. Artık daha fazla burada
ayakta kalamıyorum, bildiğin sokaktayım. Ne annem cevap veriyor ne
babam...
Rio de Janeiro’da iş buldum. Sörfçülerin fotoğraflarını,
videolarını çekeceğim. Ancak Rio’ya gitmek ve 1 ay kalabilmek için
paraya ihtiyacım var.”
Sonra da şöyle devam etti:
“Önümde 4 seçenek var:
1- Rio’ya gitmek, çalışıp kimseye muhtaç olmadan hayatıma orada
devam etmek...
2- Türkiye’ye dönmek, her şeyi yoluna koyarak hem kızıma hem aileme
kavuşmak...
3- Suç işlemek... Şaka değil çünkü ben sokaklarda yaşamak
istemiyorum. Yemek yemek, uyumak, banyo yapmak, dinlenmek ve
çalışmak istiyorum... Bunları yapabilmek için suç işlemekten başka
şansım kalmadı...
4- Bu seçeneğe henüz yakın değilim ama bunları yaşamaya devam
edersem kendimi öldüreceğim...”
Sedat Doğan 3 ay önce bize bunları söylediğinde açıkçası ben 3’le
4’üncü seçeneğe gram ihtimal vermemiştim...
Ancak görünen o ki Sao Paulo’da 3’üncü seçeneği hayata geçirmek
zorunda kaldı Sedat Doğan ve suç işledi.
Hırsızlık yaparken yakalandı.
Allah korusun 4’üncü seçenekten korkmaya başladım ben, genç bir
adamın magazin dünyasındaki tükeniş hikayesi inşallah dramatik bir
sonla bitmez...
Mahsun’un Irma kabusu!
Irma kasırgası Karayipler’den sonra Miami’yi de yıktı geçti.
Kabusu yaşayanlardan biri de Mahsun Kırmızıgül’le eşi Ece Binay
oldu.
Üstelik yaşadıkları öyle böyle değil...
Mahsun ve eşi, bir arkadaşlarının doğumu nedeniyle Miami’ye
gidiyor, tam da Irma kasırgasından 3-4 gün önce...
Güvenli bir otele yerleşiyorlar... Irma tehlikesi ortaya çıkınca
otel yönetimine güvenip bir şey olmaz diyorlar...
Ancak bir gün öncesinde otelin tahliye edilmesi kararı
veriliyor.
Mahsun’la eşi yaklaşan fırtına öncesinde adeta Miami’de sokakta
kalıyorlar.
Hiçbir otel almıyor, alanlarda da yer yok...
Kuzeye kaçmak için araçlarına benzin almaya gidiyorlar,
istasyonlara benzin yok.
Arkadaşlarının doğum yapacağı hastanenin rezidansında kalalım
diyorlar... İmkansız...
Hatta hastane bile tahliye ediliyor, size bu koşulda doğum
yaptıramayız diye arkadaşlarını da tahliye ediyorlar.
Bir yolunu bulup kuzeye doğru yola çıkıyorlar. Miami’nin biraz
dışına çıktıklarında da hiçbir yer bulamıyorlar sığınacak.
Fırtına yaklaşıyor bir yandan... “Aracınızla otoparka sığının,
geceyi orada geçirin” diyorlar, kapalı otoparklarda bile tek yer
yok...
Kuzeye Tampa’ya doğru kaçmaya çalışıyorlar...
Sonunda torpille, birilerini devreye sokarak kuzeyde bir yerlerde
bir otel bulmayı başarıyorlar...
Irma’yı da sonunda kazasız belasız atlatıyorlar.
5-6 güne yayılan bu kabusta tek şükrettikleri ise kızları Lavin’i
İstanbul’da bırakmaları oluyor...
Kızlarını annelerine bırakan Mahsun-Ece çiftinin arkadaşlarının
nerede ve nasıl doğum yaptığını ise öğrenemedim...
Tahta ‘tabaklar’ sağlıklı mı?
Geçen gün Etiler’de son dönemin yükselen yıldızı Elbet’e gittim.
Nusret’in yanından ayrılan ekibin geçen yıl kurduğu moda
steakhouse’lardan biri bu... Ünlülerin de uğrak yeri...
Rezervasyonsuz yer bulabilmek mümkün değil.
Pek çok steakhouse’da olduğu gibi burada da tahta tabaklarda servis
ediliyor etler...
Sadece Elbet’in sorunu değil bu... Ama bu tahta servislerin hijyeni
nasıl sağlanıyor, her seferinde aklıma takılıyor.
Eti keserken tahtayı da çiziyorsun... O tahtalar iyi yıkanıyor mu?
Yıkansa temizleniyor mu falan filan...
Bu hislerle yedim yemeği...
Peki Elbet’in etleri nasıldı? Salataya bayıldım, sosis harikaydı
ama lokumları bir Nusret değil!
Hesap ödendi: İki kişi iki porsiyon lokum, bir salata, iki sosis,
füme et ve bir şişe şarap için 346 lira ödedik...
Ev yapımı diziler