Bizim mesleğin en yaratıcı, en muhalif, en kral isimlerinden Tuğrul Eryılmaz’ın hayatını ve gazetecilik anılarını anlattığı “68’li ve Gazeteci” adlı kitabı çıktı...
Asu Maro, nehir söyleşisi tadında çok tatlı sohbet etmiş Tuğrul
Eryılmaz’la...
Tuğrul da tüm tatlılığı ve sivri diliyle hayatını, mesleki
anılarını anlatmış. Önceki gün kitap çıkar çıkmaz aldım ve okumaya
başladım...
Gördüğüm ilk şaşırtıcı şeyi paylaşmak için de kitabı bitirmeyi
bekleyemedim.
Nokta, Sokak, Radikal İki, Milliyet Sanat gibi mecralarda çok ses
getiren işlere imza atan Eryılmaz, Yeni Gündem dergisindeyken Erken
Boşalma başlıklı bir kapak hazırlıyorlar.
Yatakta yüzüstü çıplak yatan bir erkek, yanında oturmuş mutsuz bir
kadın fotoğrafı var kapakta.
Kadın için Şerif Sezer’le anlaşmışlar, dergi tam basılmadan önce
Şerif Sezer’e göndermişler.
“Ayy ben bunu erken boşanma zannettim, ben bu kapakta yer alamam”
demiş. Dergide çalışan Nermin Sungur’u ikna etmişler, “Yüzüm
görünmezse poz veririm” deyince kapağı çekip baskıya
yetiştirmişler.
Peki yatakta yarı çıplak yatan erkek kimmiş?.
O da yine dergide çalışan gazeteci arkadaşımız Can
Kozanoğlu’ymuş...
O zamanlar mesleğin başında olan Can Kozanoğlu, kapakta yüzü
görünmeden yarı çıplak poz vermeyi kabul etmiş...
Gazeteciliğin heyecan verici yılları...
Alıp mutlaka okuyun, çok eğlenceli anılar, çok tanıdık isimler var
içinde...
Not 1: Biz gazeteciliğe daha üniversite öğrencisiyken, Tuğrul
Eryılmaz’ın yanında Sokak dergisinde başladık, kitabında bizden de
söz ediyor.
Tabii her zamanki gibi hem sevip hem döverek: “Kalkmış gelmişler,
sevimli gençlerdi... Bunların gazeteciliğe başlamasının sevabı da
bizimdir, nereden baktığına bağlı, çoğunluğa göre günahı da
bizimdir. Ama o çocuklarla hiç aramız kötü olmadı.”
Not 2: Tuğrul cumartesi günü İstiklal Caddesi Mephisto’da kitabını
imzalayacak, 16.00-18.00 arasında... Gidip kitabımı
imzalatacağım.
(Tuğrul Eryılmaz 68’li ve Gazeteci, Söyleşi: Asu Maro, İletişim
Yayınları, 264 sayfa, 29 lira)
Doğrusunu yaptın Ferhat
Ferhat Göçer kızıyla ilgili dün sabah yapacağı basın
toplantısını son anda iptal etti.
Doğru olanı da yaptı...
Dün, “Bu yazıp okumadan basın toplantısı yapma Ferhat” diyerek
yazmıştım...
Ferhat’a yakışmazdı kızıyla ilgili çıkıp konuşmak...
Kızının özel hayatını, sağlık sorunlarını, yaşadığı problemleri
kameralar önünde konuşmak olmazdı..
Bir babaya yakışmazdı bunlar.
Ferhat da bunu gördü ve basın toplantısını iptal edip, kısa bir
açıklama yaptı...
“Kızımla iletişime geçtim. Bu konunun uzamasını, Yağmur’un daha
fazla zarar görmesini istemiyorum.
Bu konuyu aile arasında halledeceğiz. Benim için her şeyden önce
birbirinden hiçbir zaman ayırmadığım iki evladım gelir” dedi...
İşte budur Ferhat...
Senin gibi bir sanatçıya daha da önemlisi bir babaya yakışan tavrı
sergiledin.
Şimdi biz gazetecilere düşen baba-kızı baş başa bırakmak olmalı.
Eminim yaralarını da saracaklardır.
İncilere dolanmış!
Deniz Akkaya’nın önceki akşam çekilmiş fotoğrafı konusunda
lütfen bana yardımcı olun...
Fotoğrafı yakınlaştırdım, uzun uzun inceledim işin içinden
çıkamadım.
Burnunda hızma gibi takılı olan inciler, boynunun orada kıvrımlaşıp
yukarı doğru gidiyor, kulağında bir küpe oluşturduktan sonra, inci
bir kolye olarak göğsüne doğru iniyor... Nedir bu?