Mert Fırat’la 8 Eylül’de evlenecek olan İdil Fırat, Sait Halim Paşa Yalısı’nda kına gecesi yaptı önceki akşam...
Allah tamamına erdirsin, mutluluklar diliyorum çifte...
Kına gecesinin en çok konuşulan görüntüsü ise İdil Fırat’ın dört
kişinin taşıdığı “leğenle” salona girmesiydi...
Hoop filmi geri saralım, hatırladınız mı bu leğeni başka bir
yerden?
Murat Yıldırım da 2016’nın Aralık ayındaki düğün töreninde bu
“leğenin” üzerine oturmuş, salonda öyle dolaştırılmıştı.
Leğene oturdu diye çok makarası olunca da sonunda patlamış;
“Cahiller, kültürsüzler. Üzerine oturduğum şey leğen değil
‘tefour’... O kültürün bir parçası, saygısızlar” demişti...
Haklıydı çünkü eşi Iman Faslı’ydı ve düğün de oranın geleneklerine
göre gerçekleşmişti...
Peki İdil Fırat’ın kına gecesinde “tefour”un ne işi var?
Mert ya da İdil, Kuzey Afrikalı ya da o kültürlere yakın da bizim
mi haberimiz yok?
Nereden çıkmış “tefour”un üzerinde kına gecesi yapmak
bilemedim...
Kimsenin eğlencesine, düğün ya da kına gecesi konseptine karışacak
değiliz ama tahtlar, salıncaklar ve törenin her yerinden akan bu
kadar şaşaa olunca insan ister istemez “ne oluyor” deyiveriyor
işte...
Belki de Mert Fırat gibi bir oyuncuyla bu şaşaa kafamda bir türlü
örtüşmediği için bu kadar şaşırıyorum.
Sonuçta Mert, Cumartesi Anneleri’yle ilgili de sözü olan, İhtiyaç
Haritası gibi sosyal sorumluluklara imza atmış, toplumsal
meselelere duyarlı, demokrat ve özgürlükçü kimliğiyle tanıdığımız
bir oyuncu...
Bir anda ister leğen deyin ister tefour, ortaya bir taht çıkıyor ve
Mert Fırat’ın bu imajının üzerine oturuyor...
İdil Fırat sosyetik bir beyefendiyle evlense ve bunları yapsa
gözümüze batar mıydı, asla... Bize ne der geçerdik...
Şaşırmamızın nedeni ortada Mert Fırat’ın olması...
8 Eylül’de Alaçatı’daki düğüne helikopterle inip, altın varaklı
koltuklara otururlar diye korkmaya başladım.
Korkma Başkan, Beşiktaş çökmez
Fikret Orman’ın açıklamaları dün gündeme damgasını vurdu...
“Ben çökersem Beşiktaş çöker...”
“Benim motivasyonum düşerse Beşiktaş kaybeder...”
“Beşiktaş’ı yıkabilmenin en basit yolu beni ve arkadaşlarımı
yıkmak” dedi Fikret Orman...
Hani “ben olmasam Beşiktaş biter”e getirecek neredeyse...
Daha geçen hafta Trump ne diyordu;
“Ben gidersem piyasalar çöker...”
“Ben azledilirsem Amerikan halkı fakirleşir...”
Anladığım kadarıyla koltuk denilen şey hep böyle bir etki
yaratıyor.
Korkma Fikret başkan, sadece sen değil kim giderse gitsin Beşiktaş
gibi dev bir markaya hiçbir şey olmaz.
Kimler geldi kimler geçti o koltuklardan, Beşiktaş’a bir şey mi
oldu?
115 yıllık dev bir kulübün bir Başkan’ın motivasyonu çöktü diye
çöktüğü nerede görülmüş?
İşte ben gidersem şöyle olur, böyle olur diyen Aziz Yıldırım bile
gitti, Fenerbahçe mi çöktü?
Yarın Ali Koç gittiğinde de çökmeyecek... Ali Şen gittiğinde
çökmediği gibi...
Aynısı Galatasaray için de geçerli, Türk futbolunun bütün köklü
kulüpleri, kurumları için de...
Köklü kurumların arka bahçeleri kendini vazgeçilmez sananların
egolarıyla doludur...
Şener Şen müjdesi
Müjdeyi Milliyet’te geçen gün Asu Mora verdi...
Şener Şen yıllar sonra sahnelere dönüyormuş.
Vasıf Öngeren’in unutulmaz oyunu Zengin Mutfağı’yla...
Bu oyundaki Lütfü Usta karakterini Şener Şen, 1977 yılında sahnede,
1988 yılında ise sinemada canlandırmıştı.
Şimdi 3’ncü kez Lütfü Usta olarak Das Das’ta sahneye çıkmaya
hazırlanıyormuş...
Umarım son anda suya düşmez proje de benim hep az iş yaptığı için
eleştirdiğim bir büyük ustayı sahnede izleriz...
Çocuklara kurşun