Diyarbakır’a en son gideli 5-6 yıl olmuş...
Şehrin değişen yüzünü merak ettiğim için Diyarbakır Gençlik
Festivali’nden davet edilince hemen atlayıp gittim.
Bu festivallerin ilki mayıs ayında İstanbul’da yapılmıştı,
Diyarbakır’da ikincisi gerçekleşti.
AK Parti gençlik kolları yerel seçimlere kadar bu festivalden 10
ayrı kentte daha yapmayı planlıyor.
Gençlik Festivali kapsamında Diyarbakır Stadı’nda oynanan, başlama
vuruşunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı şöhretler maçını
cumartesi günü Hürriyet spor sayfasında yazmıştım...
İkinci yarısını Lucescu’yla yan yana izlediğim maçta sahanın en iyi
siyasileri, birer de gol atan Süleyman Soylu ve Mustafa
Varank’tı...
18-21 Ekim tarihleri arasında yapılan gençlik festivalinde Selçuk
Balcı, Buray, Derya Uluğ, Gripin, Dergah ve Fettah Can sahneye
çıktı...
Ben Fettah Can konserini izledim, açıkçası şarkılarının bu kadar
kalabalık tarafından hep bir ağızdan söylendiğini bilmiyordum.
Diyarbakır’ı yıllar sonra ilk gördüğümde burası Ataköy gibi olmuş
dedim...
Son 3-4 yılda yapılan yüksek binalar, yenilenen Sur, geniş
caddeleriyle Diyarbakır bambaşka bir çehreye dönüşmüş...
4+1, 5+1 gibi olarak yapılan yeni dairelerin fiyatları 600 bin
liraya kadar çıkıyor...
Gençlik Festivali’nin yapıldığı Kent Meydanı’nı da gezdim.
Yıllardır Taksim Meydanı’nı yapamayan İBB, mutlaka burayı
görmeli.
Düzgün planlanmış kocaman bir meydan, henüz büyümemiş olsa da her
tarafa ağaçlar dikilmiş...
Burada pek çok kuruluşun, vakfın, şirketin açtığı stantlar yer
alıyordu.
En büyük stand TRT’nindi ve ben gittiğim sırada Rafadan Tayfa’nın
dev ekranda bilgisayar oyununu oynuyordu çocuklar.
Meydana kurulmuş kocaman bir salıncakta Diyarbakırlı liseli
gençlerin hep birlikte sallandığını görünce dayanamadım beni de
alın aranıza dedim.
“Abi sen bize ayak uyduramazsın” dediler ama salıncağı en çok
sallayan ben oldum...
Okçular Vakfı’nın standını görünce dayanamayıp 5-6 atış yaptım, hiç
karavana olmadı ama 10’dan 12’den de hiç vuramadım...
Şöhretler maçını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını dinlediğim
Diyarbakır’ın yeni stadını da beğendim, tribün basamakları dengesiz
olduğu için düşme tehlikesi yaratıyor, ona önlem alınması şart
ama...
Hızlandırılmış bir Diyarbakır turundan sonra yeniden doğmuş şehri
geride bırakırken şunu düşündüm:
Diyarbakır’da ilk adım başarıyla atılmış, çok modern bir şehir
kurulmuş, kurulmaya da devam ediyor...
Şimdi sıra ticari yatırımlarda... Gönül salıncağını kurmakta...
Diyarbakır’da iş imkanı yaratacak yatırımlar da yapılırsa bir daha
terörle birlikte anılmaz bu şehir...
Hafta sonu güzellikleri
Bu hafta sonu en uzun süre okuduğum ek Hürriyet Pazar oldu.
Ara Güler hakkında herkes yazdı ama İstanbul’u en iyi fotoğraflayan
ismi, İstanbul’u en iyi yazan yazara anlattırma fikri çok
iyiydi...
Orhan Pamuk’un Ara Güler’i anlattığı yazısını bulup okuyun, Ara
Güler’in ardından yazılmış en iyi yazıydı.
Yine Hürriyet Pazar’da Hasan Bülent Kahraman’ın yazısı da ikinci
sırada yer alır herhalde...
İki yazıyı da keyifle okudum...
Vedat Milor’un sosyal medyanın kendisini nasıl ‘delirttiğini’
anlattığı yazıya da bayıldım...
“Ben bu hale nasıl geldim” başlığını atmış ve sosyal medya
kullanıcılarını analiz etmiş ünlü gurme...
Milor’un yemek yazıları kadar güzeldi...
Hakkını yemeyelim hafta sonunun en iyi röportajı ise Posta’da Alev
Gürsoy Cimin’in yaptığı Berna Yılmaz röportajıydı...
Oğlu Yavuz’u kaybettikten 10 ay sonra Berna Hanım’ın anlattıklarını
pazar ve pazartesi günü yer yer yutkunarak okuduk...