* Yurtdışında çeşitli projelerin olacakmış. Doğru
mu?
- Evet. İngiltere’de görüşmelerimiz oldu. Bütün o coğrafyaya
yönelmiş ve sevilmiş olan Polat Alemdar karakterini nasıl bir James
Bond gibi yapabiliriz diye düşündüm. Tabii bu projenin İngilizce
olması gerekiyor.
* İngiliz prodüksiyonu bir filmde yan karakter olarak mı
göreceğiz Polat Alemdar’ı?
- Hayır. Ortak prodüksiyon olmasını istedim. Ben orada ana karakter
olmalıyım ki bu çıkışı yapabileyim. Diğer türlü ne onlar
amaçladıkları gibi Ortadoğu, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetleri’ndeki
geniş coğrafyaya hitap edebilirler ne de bana yarar. Çünkü o
insanlar beni ikincil derecede görmek istemiyor.
* Orta Doğu’nun James Bond’u mu Polat Alemdar?
- Şu anda öyle. Doğunun yeni kahramanı. Polat Alemdar’ın Balkanlar,
Türk Cumhuriyetleri ve Arap ülkelerinde gördüğü ilgiyi global hale
dönüştürme çabasıyla İngiltere’de görüşmelerde bulundum. Aslında
onun öncesinde Bollywood’la bir şey yapalım dedim. Daha çok kesime
hitap ettiğimizi gösterelim.
* Bollywood daha mı yakın bize?
- Şu an için evet. Bizim bahsettiğimiz coğrafyaya onlar da açılmak
istiyor zaten.
KORE’DEN TEKLİF
GELDİ
* İş mi yapacaksın onlarla?
- Evet. İki sinema filmi sözleşmemiz oldu. Birisini onlar yazmaya
başladı, diğerini biz. Kore de bunu duyduktan sonra ortaklaşa bir
yapım çekmeyi teklif etti. Onlarla görüşmelerimiz devam ediyor.
Bunlar çok olumlu ve güzel şeyler. Onların sinema sektöründe
yaptıklarını izleyerek bizim manifestomuzun ne olacağına karar
vermemiz lazım. Niye biz İran sineması gibi olamıyoruz?
Niye Bollywood olamıyoruz?
Niye Çin aksiyon filmlerinin markaları gibi olamıyoruz? Bizim
markamız ne olmalı? Acaba aksiyon mu? Drama mı?
* Türkler iyi aksiyon filmi çekebiliyor mu
sence?
- Bizde o teknoloji ve imkanlar olsa çok daha iyisini yapabiliriz.
Özellikle figürasyon eğitimi çok önemli. Dublör ve figürasyon
eğitimi bizim en büyük kaybımız. Türkiye’de figürasyon ekibini
eğitirsek bu sanayi çok büyür.
* Yurtdışında bunun özel eğitimleri var...
- Aylarca koreografi çalışıyorlar. Benim sahnelerimde mesela
koreografiyi ben yaptım. Bugüne kadar yer aldığım dövüş
sahnelerinin koreografilerini de ben yapıyordum.
ÖLMEYİ DE YAŞADIM DİRİLMEYİ
DE
* 15 senede neler yaşadın kim bilir...
- Neler yaşamadım ki... Ölmeyi yaşadım, tekrar dirilmeyi yaşadım...
İğne ile öldürüldüm. Zehirlenerek öldürüldüm. Tekrar adrenalin
verilerek uyandım. Yaralanmalarım var. Çok yaralandım.
* Bu sahneleri profesyonel destek almadan oynayabiliyor
musun artık sen?
- Oynadım. Şimdi öğretmeye çalışıyorum figürasyon arkadaşlara.
Bu yeni filmdeki bütün koreografiyi yabancı ülkede işin eğitimini
almış birinin yapmasını çok isterdim.
Ama işte anlaşmazlıklarımız var. Dil büyük sorun. İngilizce ya da
Türkçe bilecek o insan. Ya da buradan biri yurtdışına eğitim almaya
gidecek ama sadece bu branşta.
Çünkü oraya giden, dublör yetiştirme eğitimi bile alsa, Türkiye’ye
geldiğinde yönetmen olmak istiyor. Kimse bulunduğu yerde durmak
değil, bir sonraki adıma geçme peşinde.
* Kalifiye olmuyor o zaman...
- Olmuyor. Büyük kayıplarımız da oradan kaynaklanıyor bence. Sanayi
olarak da kayıplarımız oradan kaynaklı. Figüran bile “Ben ne zaman
başrol oynayacağım?” diyor. Öyle geliyor zaten sete.
KURTLAR VADiSi NORMAL BiR DiZiNiN 5 KATI MASRAFLI
* “Kurtlar Vadisi” neden iki yıldır yok ekranda? Bölüm
başı çok para istediğini duyuyorum...
- Tekrar bölümlerin transferinden dolayı kanal kavgasına şahit
olmuşsunuzdur. Demek ki değerli bir şeyden bahsediyoruz. Bir
markayı almış oluyorsun. Sadece bir marka yüzü almak bile bedeldir
aslında. Biz öyle bir bedel istemiyoruz... İkincisi, uluslararası
bir iş yapıyoruz. Bulunduğunuz kanal bile internet üzerinden
sonrasında izlenme kapasitesini doldurmuş oluyor.
* Peki diğer giderler?
- Dizi, bir mekanda geçiyor. Nedir o mekan? Bir köşk var mesela.
Beş tane de oyuncu var. Köşkün kirası aylık 20-30 bin TL diyelim.
Beş oyuncunun ücretini de veriyorsunuz. Dizinizi çekmeye
başlıyorsunuz. “Kurtlar Vadisi” bir bölüm içerisinde minimum 24
mekan kullanıyor. 24 mekandan sadece birinin aylığı 30 bin lira.
Ben normal bir dizinin yaptığının beş katı ücret çıkarıyorum
prodüksiyon olarak. Örneğin ben senaryo yazmaya başladığım,
yapımcılık yaptığım ilk zamanlarda, “Denizaltı istiyorum” dedim.
Yazarken fark etmiyorsunuz maliyeti. Sonradan “Nereden çıktı bu
denizaltı!” dedim.
* Sen yazdın bir de...
- Evet ama sonra tokat gibi çarpıyor bunlar yüzüne. Çünkü işin
bütçesini yükseltiyor. Ben de bu durumu göz önünde bulundurarak
“Bana bu bütçeyi verir misiniz?” diyorum kanallara.
Bir de zaten o dönemler benim ayrılık dönemlerimdi. Pana’nın
hisselerini devraldığım için onların paralarının yatırılması
gerekiyordu. Önceden yüzde 20’si benimdi, yüzde 80’ini almak
zorunda kaldım.
* Raci ve Bahadır dışında kim vardı o dönemde?
- Cüneyt (Aysan), kardeşim Zübeyr ve Mehmet (Canpolat). Yani bu
arkadaşlarla ayrıldığım dönemde benim zaten finansal desteğe
ihtiyacım vardı.