Türkiye’de ve bölgemizde seçim sonrasının dinamikleri belli olmaya başladı.
Öncelikle ekonomide nasıl bir yol izleyeceğimiz, hangi adımları
atacağımız, ekonomi yönetiminde kim olursa olsun, genel hatlarıyla
belli bizce…
AB ve ABD tarafından gelen veri ve haberler, bizim daha önce
vurguladığımız gibi, Türkiye’nin tarihi şansını öne çıkartıyor.
Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) kolay kolay faiz artıramıyacağı
artık ortaya çıktı. Çünkü Yellen ve ekibi (tabii Obama) 1995’te
Clinton ve Greenspan’ın yaptığı hatayı yapmak istemiyorlar. 1995’te
Fed’in doların değerini yükselterek (faizleri de tabii) girdiği
yol, Bush iktidarını getirmiş ve dünya adeta cehenneme dönmüştü.
Ama 1995’ten önce, Avrupa’da-Balkanlar'da- soykırıma varan
katliamların olduğu iç savaşlar yaşandı.
90’lar ve Balkanlaştırma…
Yugoslavya’nın parçalanması ve Balkanlaştırma süreci, buradaki Almanya’nın yeni bir Post-Reich stratejisi, ABD’de Bush’la ortaya çıkan neocon saldırganlıktan ayrı değildi. Bütün bu süreçte, yani doksanlı yıllarda, Türkiye’deki cehennemi de hatırlayın. Koalisyon hükümetleri, krizler ve 28 Şubat gibi post-modern darbelerle Türkiye, dünyadaki bu cehennemden payını aldı. Bugün Bosna-Hersek’ten, Arnavutluk’a kadar bütün Balkan coğrafyası hala doksanlı yılların sancısını çekiyor. Türkiye bu kabustan, 2008’den sonra, Erdoğan’ın siyasi inisiyatifi ile çıkmayı başardı. Ve çıktığı ölçüde, kendi bölgesine de öncülük yapmaya başladı. Bunun için Erdoğan’ın dış gezilerini izlemenizi öneririm.