Pazartesi gününü küresel finans çevreleri “kara pazartesi” ilan etti hatta daha da ileri gidenler bunu yeni bir krizin başlangıç günü olarak anlatmaya başladı.
Ancak kriz diye anlattıkları, tıpkı doksanlı yıllarda olduğu
gibi, yeni bir Asya ya da gelişmekte olan ülkeler krizi idi.
Gerçekten böyle mi; Fed ‘in yakın gelecekte faizleri artırması da
devreye girince biz yeni bir kriz tüneline girecek miyiz?
Hemen söyleyelim ki, kesinlikle böyle bir şey olmayacak. Hatta şu
“kara pazartesi” meselesi de doğru değil ve çok açık bir algı
oluşturma operasyonu. Financial Times, pazar günü manşetten
Çin’deki (imalat sanayi) PMI endeksinin Temmuz ayına göre, Ağustos
ayının ilk üç haftasında 47,8 den 47,1’e düştüğünü bir felaketmiş
gibi duyuruyordu. Oysa bu yeni bir durum değil ve bu düşüş başta
Çin Merkez Bankası (PBOC) olmak üzere, Çin bürokrasinin beklentisi
daha doğrusu tercihi doğrultusunda olan bir durum. Çin büyümesinin
2012’den beri, Çin’in tercihi doğrultusunda, düştüğü herkesin
malumu.
Bu açıdan Çin’den gelen olumsuz veriler global krizin yeni bir
aşaması, özellikle yeni bir Asya ya da gelişmekte olan ülkeler
krizi olarak okunamaz.
Zaten Çin’in büyüme grafiğine baktığımızda şunu görürüz: Özellikle
2009-2010’dan itibaren Çin büyümesi düşerken Çin’in dünya
GSYİH’sına katkısı artıyor. Bu, Çin’in sermaye ihraç ettiği
anlamına da gelir. Buradaki makas ve kopuş 2012 yılıdır. Çin, 2012
yılından itibaren verdiği dış ticaret fazlalarıyla ABD doları ve
kağıdı almayı azaltıyor bunun yerine-ağırlıkla- sermaye ihraç
ediyor.