Seçimler bitti. Sonuçlar açık.
Lafı çevirmeye gerek yok. Dolambaçlı açıklamaları ancak aptallar
yapar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin galibi Cumhurbaşkanımız
Erdoğan'dır. İlk turda yüzde 52.6 almak muazzam bir başarıdır. Bu
oyu rüyasında göremeyecek olanların söz söyleme hakkı
yoktur.
Muharrem İnce'nin yüzde
30.6'sı CHP adayı olduğu için başarıdır. Çünkü CHP hiçbir seçimde
yüzde 25'i aşamamıştır. Diğer adaylar zaten
başarısızdır. Ağızlarını bile açmamaları gerekir. Cumhurbaşkanı
Erdoğan bile seçim sonrası temkinli konuşurken diğer adaylar
kendilerinin çok başarılı olduğunu söylediler. Hepiniz başarılıysa
Erdoğan başarısız. Erdoğan başarılıysa siz
başarısızsınız...
Gelelim milletvekili
seçimlerine... AK Parti yüzde 42.4 düşük bir
oy. Anadolu'nun birçok ilinde insanlar Cumhurbaşkanı
Erdoğan'a fazla oy verirken, AK Parti'ye daha az verdiler. Bunda
birçok faktör var. O illerin teşkilatları, belediyeleri ve yerel
yöneticileri bu işin sorumlusudur. Öz eleştiri yapmak
şart. Cumhurbaşkanı Erdoğan da "gereken mesajı aldık" dedi. Gerekli
tedbirler alınmazsa 2019 Mart ayındaki yerel seçimler sürprizlerle
bitebilir.
CHP külliyen başarısızdır. Yüzde
22.5 oy ciddi fecaattir. Ama Kılıçdaroğlu kendisini
başarısız kabul etmedi ve mücadeleye devam edeceğini söyledi.
CHP'liler bile şaşkın bu duruma. Ne diyeceklerini bilemiyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "topal ördek konumuna geldi" dedi. İyi
Parti'nin yüzde 10'u başarıdır. Yeni kurulmuş bir parti yüzde 10
alıyorsa ona başarısız denmez. Akşener'in kendisi
başarısız oldu ama o da öz eleştiri yapmadı. "Meclis'te mücadeleye
devam edeceğiz" dedi.
Demek ki neymiş? Meclis
önemliymiş. Hani Meclis'in bir önemi yoktu? Bu sistem geçmeden önce
Meclis'in işi bitti diyenler şimdi "AK Parti
çoğunluğu alamadığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işi zor"
diyor. Tek adam, diktatör, otoriter yönetim diyenler bir anda
Meclis'e sarıldılar. HDP, CHP'nin katkısıyla barajı geçti. Bu,
onlar için de yeni dönem. PKK ile aralarına mesafe koyarlarsa -ki
hiç sanmıyorum- yeni bir başlangıç yaparlarsa hem Türkiye hem
kendileri için iyi olur. Kandil'den emir almaya devam ederlerse bir
dahaki seçimde barajı geçmekte zorlanırlar.
MHP'nin büyük
başarısı
CHP diyor ya, medyamız yok diye.
MHP'nin de bir medyası yok. Aslında en yalnız kalan ülkücülerdi.
Ülkemizin teminatı MHP'ye ve lideri Devlet Bey'e kimse şans
vermiyordu. Herkes birbiriyle iddiaya giriyordu: MHP
yüzde 4 mü alır, 6 mı? Geyik çeviriyorlardı. MHP kendini tüketti
deniyordu. Devlet bey emekli olur diyorlardı. Kimlerin emekli
olacağı belli oldu.
Türk halkı seçimlerde MHP'nin
arkasında olduğunu ve zor süreçlerden geçtiğimiz bu dönemde MHP
olmazsa olmaz dedi. Herkes oy kaybederken MHP oylarını korudu ve
herkesi ters köşe yaptı. MHP barajı geçsin anırırım diyenler ortada
görünmüyorlar. MHP bu ülkenin en kilit partisidir ve
lazımdır.
Yeni sistemin hayata geçmesinde
Devlet Bahçeli'nin adı tarihe yazılmıştır. Yeni sistemin iki mimarı
da Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli'dir.
MHP ve Devlet Bahçeli'yi
acımasızca eleştirenler herhâlde mahcup olmuşlardır. En kritik
zamanlarda devletten ve milletten yana olan Devlet Bey'e ne kadar
teşekkür etsek azdır. MHP'siz formülleri biz çok gördük. 2002'de de
benzer senaryolar ortada dolaşıyordu, 2007 başörtüsü meselesinde
de. Kilitleri hep MHP açtı.
Medya, akademisyenler ve
anketçiler
Başarısız siyasetçinin istifası
isteniyor da hiçbir öngörüsü çıkmayan gazeteci ve akademisyenlerden
niye öz eleştiri istenmiyor? "MHP barajı geçsin, ne dilersen dile
benden" diyenler uzun bir tatile çıksın.
Cumhurbaşkanlığı
seçimleri kesin 2. tura kalıyor, ilk turda asla bitmez diyenler
halkı zerre tanımamışlar. Temennilerinizi tespit diye yaza yaza
geldiğiniz durum budur. Gezi'den beri hiçbir öngörüsü çıkmayan,
Erdoğan yönetemez diyenler aradan beş yıl geçti ve Cumhurbaşkanı
Erdoğan ülkeyi beş yıl daha yönetecek. Onurunuzla istifa edin
diyeceğim ama biliyorum etmezsiniz. Son beş yılda medyadan,
akademiden çok kişi tasfiye oldu. Kimi içeri girdi, kimi kaçtı,
kimi marjinal medyaya kaydı kimi de meczup oldu. Son kalıntılar da
yakında tasfiye olacak.
Muhaliflerin devrelerini yakan da
işte bu akademisyen ve gazeteciler. İnsan biraz temkinli
olur. Sizlerin yüzünden bazıları şizofren oldu. "Nası
ya" moduna geldiler. Delirme noktasındalar. O yüzden Erol Göka ve
Kemal Sayar ofislerini açık tutsunlar, tatile çıkmasınlar. Bu ara
tedavi için gelecek çok kişi olur. Şaka değil gerçek
söylüyorum.
Bakın göreceksiniz birkaç hafta
sonra Türk siyasetini ve toplumu izah edemeyen bu güruh çok bilmiş
edasında yine saçmalamaya başlayacaklar. Kesin bilgi yayalım.
Muhalif seçmenler kendilerini yanıltan bu isimlere de güle güle
desinler. Yoksa daha çok ağlarlar.
Son sözüm de anketçilere.
Referandumda ciddi yanıldı diye Adil Gür'e yüklenenler olmuştu. Bu
seçimlerde ciddi saçmalayan anketçilerin uzun bir tatile çıkmaları
şart...