Bir Kemalisti nasıl tanırsınız?
Bunu tespit etmek çok kolay. 1960 ve 28 Şubat darbesini
destekliyor ama 1971 ve 1980 darbesine karşıysa o kişi
Kemalisttir. Normal bir Kemalist asla demokrat
olmaz. Çünkü öyle olsa bütün darbelere şiddetle karşı çıkması
gerekir.
Yakın dönemde, özellikle 2007'de
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini, e-Muhtırayı, 367 garabetini
hatırlayanlar Kemalistlerin gücü elini geçirdiğinde neler yapmaya
çalıştığını hatırlayacaktır. Başarılı olsalardı Erdoğan ve
ailesi Menderes'ten beter hâle getirilecek, AK Parti'yi
destekleyenler görülmemiş acılar yaşayacaktı. Kemalist vesayet
odakları açıkça Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ'dan darbe
yapmasını istiyorlardı. Beklenti bu yöndeydi. Ancak
başaramadılar.
Erdoğan liderliğindeki millet bu
darbe girişimine izin vermedi. Dönemin gazetelerini ve yazılanları,
2007 Mayıs'ından Eylül ayına kadar olan dönemi bir inceleyin.
Gazeteci, akademisyen denilen pespaye tipler açıkça millet
iktidarının devrilmesini isteyen yazılar yazdılar. 2008 Mart'ında
AK Parti'ye açılan kapatma davasını, dönemin Hürriyet gazetesini
detaylı analiz edin. Hepsi AK Parti'nin kapatılmasını, Erdoğan'ın
siyasi hayatının bitmesini istiyordu. Sonuç Hürriyet'in patronajı
yakın tarih anısı oldu, yazarları "medeni ölü"
konumundalar.
2007-8 dönemi Kemalistlerin
niyetini göstermesi bakımından ibretliktir. Arada Türk
tarihinin en hain terör örgütlerinden FETÖ çıktı. Erdoğan
liderliğindeki Türk milleti bu teröristleri tarihin çöplüğüne
gömdü. Ama işte tabiat boşluk kabul etmiyor. FETÖ vesayeti
bitti, ama yerine Kemalist vesayet yerleşmek için hemen
başverdi. Geçen sene o zamanlar Türkiye gazetesinin Ankara
Temsilcisi Nuri Elibol güvenlik bürokrasisinin tepe isimleriyle
görüşüp bir yazı dizisi hazırlamış ve şöyle bir değerlendirmede
bulunmuştu: "Bundan sonra orduda biri darbe girişiminde
bulunacak olursa bunlar kendilerine Atatürkçü diyenler
olacaktır." Tabii kıyamet kopmuştu.
15 Temmuz darbe girişiminin
üzerinden 2 yıldan fazla zaman geçti. Kemalist avukatlar FETÖ'cü iş
adamlarının davalarını yüklü paralarla aldılar. Bazı
Kemalist yargı mensuplarına, gazeteci ve aydınlara, sağda solda
kalmış kendine Atatürkçü diyen bazı tiplere bir cesaret
geldi. Bu arkadaşlar FETÖ'yü kendilerinin bitirdiğini
sanıyorlar. FETÖ bitince iktidarı da bitiririz sanıyorlar.
Arkadaşlar FETÖ'yü siz değil, Erdoğan liderliğindeki bizler, yani
bu millet bitirdi. Kemalistler içlerindeki hırsı, intikam
duygusunu bir türlü yenemiyorlar.
Birkaç ay öncesini hatırlayalım:
Muharrem İnce 2 Haziran'da Habertürk TV’de ısrarla ve sürekli
olarak şunu söyledi: “Önce FETÖ’cüler içeri girdi, şimdi
onları devlet içinde bu konumlara getirenler içeri girecek. 60
generali eleyip Akın Öztürk’ün önünü açanlar cezaevine
girecek.” Bakın yargılarız da demiyor, Erdoğan'ı içeri
atacağız diyor. Mine Kırıkkanat, "Size gününüzü
göstereceğiz" anlamında cümleler sarf ediyor. Dursun
Çiçek, "AK Parti'yi yargılamak isteyen birçok başsavcı var" diyor.
Daha neler neler...
Sonra da şahin biz oluyoruz.
"Efendim sakin olalım, hızlı gitmeyelim" diyen ezikler var... İyi
de karşı tarafı görmüyor musunuz? İntikam çığlıkları atan onlar.
Atatürk'e tek kelime hakarette bulunmayanlar anında
tutuklanıyor. Kemalist avukatlar FETÖ'cü iş adamlarının yüksek
meblağlarla avukatlığını yapıyor. Sokaklarda taraftar
grupları dindarlara dümdüz gidiyor. Her şey açık değil
mi?
Hep derim, yeniden
diyorum: Atatürk'ün arkasına saklanarak, Atatürk'ü
kirli emellerine alet edenlerle uzlaşma olmaz. İstediğiniz kadar
alttan alın intikam duygusuyla hareket eden onlar. Aşağılık
kompleksi sahibi bazı sözde muhafazakârlar fazla iyi niyetliler.
Hatta korkaklar. Yarın devir değişirse diye gözlerine uyku
girmiyor.
İşte görüyorsunuz. Fırsat
bulduklarında neler yapıyorlar. Azıcık boşluk gördüklerinde her
türlü melaneti yapmaktan çekinmiyorlar. Kemalist vesayet
hortlamaya çalışıyor. Yıllarca Atatürk'ün arkasına saklanıp bu
millete hakaret edenler artık bunu yapamayacaklar. 27
Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat'lar artık tarih oldu. Bunu kafanıza
sokun. Yoksa beyaz atlı prens değil milletin tokadını sandıkta
yediğinizde afallayıp duruyorsunuz. Ondan sonra da akıl
hastanelerinde yer kalmıyor. Başkan adaylarınız bile size şizofren
demek zorunda kalıyor.