Cem Küçük Türkiye Gazetesi

“En Karanlık Saat”, Churchill, Erdoğan

Bugünlerde sinemalarda muhteşem bir film oynuyor. Adı “En Karanlık Saat”. Gary Oldman’ın muhteşem oyunculuğunda İkinci Dünya Savaşı’nın dönüm anlarından birinde İngiltere...

07 Şubat 2018 | 10.158 okunma
Bugünlerde sinemalarda muhteşem bir film oynuyor. Adı “En Karanlık Saat”. Gary Oldman’ın muhteşem oyunculuğunda İkinci Dünya Savaşı’nın dönüm anlarından birinde İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in olağanüstü devlet adamlığını ve lider olmanın ne demek olduğunu ortaya koyuyor. 
Önce o döneme ve neler olduğuna bir bakalım. Sonra günümüzdeki liderliklere ve Erdoğan’ı diğerlerinden ayıran karakter analizini yapalım... 1940 Mayıs ayı. İkinci Dünya Savaşı’nın en yoğun yaşandığı yıllar. İngiltere ve Fransa hariç Avrupa Nazilerin kontrolündedir. Belçika düşmek üzeredir. Fransa’nın gücü, imkânı sınıra gelmiştir. Geriye sadece İngiltere kalır. 
O günlerde İngiltere’de hükûmet çok sıkıntılıdır. Muhalefet çok sert eleştirilerde bulunur. Hitler’e müsamaha göstermekle eleştirilen Chamberlain istifa eder. Yerine kim geçecek sorusu ortaya çıkar. Herkesin görüşü Dışişleri Bakanı Vikont Halifax’ın Başbakan olacağı yönündedir. Ancak Halifax “Benim zamanım gelmedi” der. 
Kral 6. George (kekeme kral) dâhil bütün devlet erkanı Hitler’in İngiltere’yi yeneceğini düşünür ve bu işi kim yapmalıdır sorusuna cevap aranırken herkesin aklına yaşlı Aslan Churchill gelir. Kişisel tarihinde Gelibolu gibi bir hezimet olan Churchill’in en büyük mahareti Hitler’i öngörebilmesiydi. Dostları onun için, “Durgun saat de günde iki kere doğruyu gösterir” demişti. Churchill yalnız bir adamdı. Ama en akıllı da oydu...
Churchill Başbakan olur ve herkes bir an önce Mussolini ara buluculuğuyla Almanya ile barış yapılmasını ister. Kimse zafere inanmaz. Herkes mağlubiyetten emindir. Sadece karısı Clementine, Churchill’e inanır. Halifax, Chamberlain ve Savaş Kabinesi hemen barış yapılmasını ister. Churchill yüzünü halka çevirir. Halkı şöyle bir yoklar ve zaten inandığı zafer için tarihe geçen konuşmayı yapar: “Dermanımız tükenmeyecek, yenilmeyeceğiz. Sonuna kadar gideceğiz. Fransa’da savaşacağız, denizlerde ve okyanuslarda savaşacağız. Bedeli ne olursa olsun adamızı savunacağız. Plajlarda savaşacağız, çıkarma yerlerinde savaşacağız, tarlalarda ve sokaklarda savaşacağız, tepelerde savaşacağız. Asla teslim olmayacağız...” Bütün diğer büyük liderler gibi tek başına bir ulusu harekete geçirebildi...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Son düzlüğe girerken... 25 Mart 2024 | 3.240 Okunma Gelir dağılımı zenginle fakir arasındaki uçurumu açıyor 31 Ocak 2024 | 24 Okunma AK Parti ve yerel seçimde dikkat edilmesi gerekenler  08 Ocak 2024 | 21 Okunma MOSSAD Amerika’yı Epstein’le mi vurdu?  05 Ocak 2024 | 1.307 Okunma Orta Doğu’da istihbarat üstünlüğü MOSSAD’dan MİT’e geçti 03 Ocak 2024 | 1.647 Okunma